‘‘Kendi Alanımızda Benzersiz Bir Konum Elde Etmeyi Hedefliyoruz’’
Pfizer Türkiye, iki kronik inflamatuar hastalık olan romatoid artrit ve ankilozan spondilite dikkat çekmek ve “erken tanı” konusunda farkındalık yaratmak için 12 Ekim Dünya Artrit Günü’nü de içerisine alan ekim ayında Elinden Gelir isimli viral bir farkındalık kampanyası başlattı.
Kampanyanın yüzü olan oyuncu Zafer Algöz, sosyal medya üzerinden bu hastalıklara dikkat çekmek için örgü ördüğü özel bir video yayınlayarak sosyal medya kullanıcılarını meydan okumaya davet ediyor. Bu kampanya, romatoid artrit (RA) ve ankilozan spondilit (AS) ile yaşayan hastalarına, hastalıklarına daha iyi yön verme konusunda yol göstermeyi hedefliyor. Hasta ve hasta yakınlarının, hastalık ve tedavisi konusundaki farkındalığına katkıda bulunabilmek kampanyanın en büyük hedefi olarak başı çekiyor. Kampanyaya özel bilgilendirici sosyal medya paylaşımları @elinden_gelir Instagram sayfasında yer alıyor.
9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatoş Önen ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevsun İnanç romatoid artrit ve ankilozan spondilit hastalıkları ve Elinden Gelir kampanyasına ilişkin bilgiler paylaştı.
Birçok iltihaplı romatizmal hastalıkta yaşam kalitesini düşürecek şekilde ağrı, tutukluk ve kısıtlılık ortaya çıkıyor. Bu hastalıkların bir kısmı tedavi edilmediği takdirde eklemlerde ve kemiklerde kalıcı hasar bırakıp, fonksiyon kayıplarına ve sonuçta engelliliğe de neden olabiliyor. Bu durum sosyal yaşama katılamama, iş kaybı, bazen ne yazık ki aile içi sorunların ortaya çıkışıyla da sonuçlanıyor. O nedenle erken teşhis ve tedavi ile romatoid artrit ve ankilozan spondilit gibi eklem hastalıklarında, eklemlerde ve komşu kemiklerde harabiyet gelişmeden önce tedavi ile hastalığı kontrol altına alıp harabiyetin, engelliliğin gelişmesini önlemek mümkün.
Elinden Gelir farkındalık kampanyası sosyal medyada farkındalık yaratmayı hedefliyor
Pfizer Türkiye’nin kampanyaya özgülediği @elinden_gelir Instagram sayfasında, aynı zamanda oyuncu Zafer Algöz’ün Instagram hesabında başlayan kampanyada, romatoid artrit (RA) ve ankilozan spondilit (AS) hastalığına dikkat çekiliyor. Hasta ve hasta yakınlarının, hastalık ve tedavisi konusundaki eğitimine katkıda bulunabilmek kampanyanın en büyük hedefi olarak başı çekiyor. Hastalığını tanımayan, kendisini nelerin beklediğini tam olarak bilemeyen hastaların bazen yersiz endişelere kapıldıkları, bazen de tam tersine hastalıklarını hafife aldıkları görülüyor. Hasta, tedavisi hakkında yeterli bilgi sahibi olmadığında tedaviye uyum ile ilgili sorunlar yaşayabiliyor. Hastaların romatizmalı olsalar dahi, erken ve uygun tedaviyle yaşam kalitesini yüksek tutabileceklerini, üretkenliklerini sürdürebileceklerinionlara anlatabilmek, yalnız olmadıklarını hissettirip, onların hayata meydan okuyabilmelerine yardımcı olmak kampanya hedefleri arasında yer alıyor.
Oyuncu Zafer Algöz hem örgü örecek hem de takipçilerini elinden gelen bir aktiviteyi yapmaya davet edecek
Kampanyanın yoğun olarak sosyal medyada viralleşmesi ve organik olarak yayılması hedefleniyor. Oyuncu Zafer Algöz’ün örgü örerek yer aldığı videoların, oyuncunun ve kampanyanın sosyal medya hesaplarından paylaşılması, aynı zamanda takipçilerin paylaşımları ile yayılması planlanıyor. Kampanyanın kendi sosyal medya hesabında ayrıca hastalıklar ile ilgili Türkiye’nin önde gelen romatologlarının hazırladığı bilgilendirici içerikler, videolar da yer alıyor.
Örgü örmek genelde kadınlar ile özdeşleşen bir aktiviteyken öte yandan romatoid artrit (RA) ve ankilozan spondilit (AS) hastalıklarda hastaların yaşadıkları sorunlar nedeni ile yapılamayan bir aktivite. Bu yolla hem ilgi çekici bir temaya yaslanmış hem de farkındalık yaratılmak istenilen hastalığa dikkat çekiliyor. Kampanyanın yüzü oyuncu Zafer Algöz, hem örgü örecek hem de hastalıklardan ve erken tanının öneminden bahsedecek. Ve takipçileri elinden gelen bir aktiviteyi paylaşarak bu kampanyaya destek vermesi için meydan okumaya davet edecek.
Romatoid artrit tanısını koyarken, hastadan hastalık öyküsünü dinlemek çok önemli
9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatoş Önen: “Romatoid artrit iltihaplı bir eklem romatizması. Aslında halk arasında da zaten iltihaplı eklem romatizması olarak adlandırılıyor. Bizim toplumumuzda her 1.000 kişiden 5’inde romatoid artrit olduğu düşünülmekte. Kadınlarda 3 kat daha sık görülüyor. 35-50 yaşları arasında ortaya çıkıyor. Özellikle el ve ayak küçük eklemlerinde ağrı, şişlik ve hareket kısıtlılığına neden oluyor. Diz dirsek gibi büyük eklemler de tutulabiliyor. Tedavi edilmezse giderek tutulan eklem sayısı artıyor. Yakınmalar hastalarda daha çok geceleri ortaya çıkıyor. Ve sabahları ilk kalkışta hastalarımız eklemlerinde tutukluk, katılık, sertlikten söz ediyorlar. Sabah tutukluğu uzun süreli, bazen öğleye kadar hatta daha da uzun sürebiliyor. Genel olarak günlük hareketlerle yakınmalarda azalma oluyor.”
Erken dönemde eğer hastalarımız tedavi edilmezse daha sonra eklemlerde, ekleme komşu kemik dokusunda hasar gelişebiliyor ve bunun sonucunda şekil bozuklukları ve engellilik ortaya çıkabiliyor diyen Prof. Dr. Fatoş Önen, sözlerine şöyle devam etti: “Yine başlangıçtan itibaren hastaların çoğunda halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık gibi genel sistemik hastalık belirtileri de gelişebiliyor. Bir de romatoid artrit sistemik bir hastalık, kalp, akciğer, göz gibi diğer sistemleri de etkileyebiliyor. Kronik, süre gelen bir hastalıkla karşı karşıya kaldığımızdan her zaman hastalarımızı sık aralıklarla izlemek istiyoruz.”
Romatoid artritin kronik yani müzmin bir hastalık olduğunun ama zaman içerisinde dalgalanmaların ortaya çıktığının altını çizen Prof. Dr. Önen: “Ömür boyu sürse de klinik bulgular zaman zaman alevleniyor zaman zaman sönüyor, yani hasta hiç tedavi edilmese bile iyi olduğu dönemler olabiliyor. Ama tabii ki klinik bulgular böyle seyrederken eğer hasta tedavi edilmezse o zaman biraz önce sözünü ettiğim eklemlerdeki ve ekleme komşu kemiklerdeki hasar ilerleyici oluyor. Kemik yenikleri sonuçta şekil bozuklukları ve engellik ortaya çıkabiliyor. Hastalarımıza baktığımızda yine hastalığın kimi hastada çok hafif kimi hastada şiddetli bir seyir gösterdiğini görebiliyoruz. Örneğin ülkemizde Kuzey Avrupa ülkelerine göre daha hafif seyirli bir hastalık görülmekte. Bu açıdan biz şanslıyız. Bir de şu çok önemli; erken tanı ve erken tedavi. Eğer hastalarımıza erken dönemde tanı koyup ilk üç ay gibi bir süre içerisinde ki biz buna fırsat penceresi dönemi diyoruz, uygun tedaviye başlarsak gidişat çok daha iyi oluyor ve bu şekilde eklemlerde hasar gelişimi engellenebiliyor. Tabi ki tanıyı koymakla bitirmiyoruz işi, izlem de çok önemli. Hastalarımızı biz rutinde işler yolunda gidiyorsa bile 3 ayda 1 kontrole çağırıyoruz. Burada hastalığın nasıl olduğu, tedavi yanıtı değerlendiriliyor. Aynı zamanda tedaviyle ilişkili sorunların olup olmadığını değerlendiriyoruz ve gerekiyorsa tedavi değişiklikleri yapıyoruz. İşte sonuçta bu şekilde hastalarımızın kaliteli bir yaşam sürmesini sağlıyoruz. Özellikle başlangıçtan itibaren yüksek düzeyde romatizma testleri pozitif olanlarda, anti-CCP antikor testi pozitif olanlarda, özellikle yine sigara içenlerde, kilolu hastalarda romatoid artrit’in seyri daha kötü olabiliyor. Bu çok önemli. Özellikle sigaranın hastalığın ortaya çıkışında da rolü var. Dolayısıyla sigarayı hiç sevmiyoruz. Aynı zamanda sigara ve obezite tedaviye yanıtı da azaltıyor. Bu nedenle hastalarımıza sigara içmemelerini, kilolu iseler kilo vermelerini, sağlıklı beslenmelerini ve spor yapmalarını öneriyorum” dedi.
“Kampanyanın en önemli hedefi; hasta ve hasta yakınlarının, hastalık ve tedavisi konusundaki eğitimine katkıda bulunabilmek” diye belirten Prof. Dr. Önen: “Çünkü bizim hastalıklarımızda tedavi eğitim ile başlıyor. Hastalığını tanımayan, kendisini nelerin beklediğini tam olarak bilemeyen hastaların bazen yersiz endişelere kapıldıkları, bazen de tam tersine hastalıklarını hafife aldıkları görülmekte. Hasta, tedavileri hakkında bilgi sahibi olmazsa tedaviyle ilgili yanlışlıklar da yapabiliyor. Sonra etrafından gelen önerilerle bazen tedavilerini dahi bırakıyor. Bazen eczaneden gelen öneriyle bazen komşusundan gelen öneriyle tedavisini yarıda kesebiliyor. O yüzden biz bu tedaviler hakkında hastalarımıza eğitim vermek istiyoruz. Bu kampanya ile ulaşılmaya çalışılan en büyük hedeflerden biri de, hastaların romatizmalı olsalar dahi, erken ve uygun tedaviyle yaşam kalitesini yüksek tutabileceklerini, üretkenliklerini sürdürebileceklerini onlara anlatabilmek, yalnız olmadıklarını hissettirip, onların hayata meydan okuyabilmelerine yardımcı olmak” dedi.
Uzun süreli bel ağrısı ankilozan spondilit habercisi olabilir
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevsun İnanç: “Ankilozan spondilit omurganın, yani bel ve boyun bölgesinin iltihaplı romatizmasıdır. Dolayısıyla ankilozan spondilit hastalarının yaşadığı bel ağrısı gerçekten hastalığın ilk semptomlarından, ilk şikâyetlerinden biridir. Ancak her bel ağrısı ankilozan spondilit değildir. Bazı ayrı özellikleri olması gerekiyor. Bunların başında, iltihaplı eklem hastalıklarının da ortak özelliği olan sabah tutukluğu geliyor. Sabah tutukluğu dediğimiz, hastaların sabahları özellikle bir katılık ve tutukluk hissetmeleri, günlük işlerini yaparken sıkıntı çekmeleri, ağrı çekmeleri anlamına geliyor. Bu sabah tutukluğu, iltihaplı romatizma hastalarında şiddetlidir ve uzun sürelidir. Yani bir saatin üstündedir. Bazen öğlene kadar devam edebilir ve hastaların gerçekten hareket etmesini, günlük işlerini yapmasını engelleyici boyutta olabilir. Sabah tutukluğu diğer hastalıklarda, mesela kireçlenme dediğimiz osteoartritte de olabilir. Ama buradaki tutukluk 5-10 dakika sürer, yani daha kısa sürelidir. Oysaki iltihaplı romatizma hastalıklarında bahsettiğim gibi uzun süreli bir sabah tutukluğu olur. Ankilozan spondilit’in bir diğer özelliği bu bel ağrısının uzun süreli olmasıdır. Yani kronik hastalık diyoruz biz bunlara, uzun süreli hastalıkta en az 3 ay bu bel ağrısı şikâyetlerinin olması gerekir” dedi.
Hastalara zamanında tanı konulamıyor
Prof. Dr. Nevsun İnanç: “Maalesef hastalarımıza zamanında tanı konulamıyor. Bu sadece bizim ülkemizde değil aslında… Avrupa Romatizma Cemiyeti’nin geçen yıl yayınladığı bir raporda, Avrupa’daki ülkelerin birçoğunda yine romatizma ve kas iskelet sistemi hastalığı olanlar ki bunların içinde romatoid artrit ve ankilozan spondilit de var, tanısı konulamayan, yanlış tanıyla halen şikayetleriyle baş etmeye çalışan çok sayıda hastanın olduğu bildirilmiştir. Romatizmal ve kas-iskelet sistemi hastalıkları Avrupa’da iş kaybının en büyük nedenleri arasındadır. Bunun sebeplerinin başında tabii ki hastalığın bilinirliği ve tanınmasındaki eksiklikler geliyor.
Avrupa Romatizma Cemiyeti de “Elinden Gelir” kampanyasında da olduğu gibi bu tarz kampanyalarla hastalığın tanınması, bilinirliğinin artırılmasının romatizma ve kas iskelet sistemi hastalıklarının olumsuz sonuçlarını önlemek konusunda çok etkili olacağını düşünüyor.
İltihaplı eklem romatizmalarının tedavisi mümkün
Ankilozan spondilit ve romatoid artrit gibi İltihaplı eklem romatizmalarının tedavilerinin mümkün olduğunu ifade eden Prof. Dr. İnanç sözlerini şöyle sürdürdü: “İlaçla bu hastalıkları tedavi ediyoruz ve son 20 yılda gerçekten çok etkili, çok başarılı, hem tedavi ajanlarımız oldu hem de tedavi şemalarımız oluştu. O nedenle başarılı sonuçlar, tedavinin başarısı çok arttı. Erken dönemde tanı konulmuş bir hasta, eğer bu tedavilere de ihtiyacı varsa yani şiddetli hastalarda daha çok kullanıyoruz bunları, ağır seyirli hastalığa rağmen iyi sonuçlar elde ediyoruz. Hastalık seyri çok ağır olmayanlar için daha hafif tedavilerimiz de var tabii. Bu hastalar tedaviler sayesinde normal hayat sürdürebiliyorlar, tamamen sağlıklı bir insanın yaptıklarının hepsini yapabilir duruma geliyorlar. Bu tedavilerin kimlere uygulanacağı, ne zaman uygulanacağı, nasıl takip edileceğini en iyi romatologlar biliyor. Çünkü her gün yeni ajanlar ekleniyor ve dediğim gibi uygun hastaya, uygun zamanda bu tedavilerin uygulanması çok önemli. Nitekim tedavinin ve izlemin romatologlar tarafından yapılmasının tedavi başarısını artırdığını gösteren birçok çalışma da var. O yüzden hastaların mutlaka bir romatolog izleminde olmalarını ve düzenli olarak doktor takiplerine gitmelerini istiyoruz. Çünkü hastalık nedeniyle yeni tedaviler uygulanması gerekebiliyor, bazen de işler çok iyi gidiyor ve tedaviyi azaltmak gerekiyor. Ama bunları tabii bu hastalıkları gerçekten iyi tanıyan, gelişmiş yeni tedavi ajanlarını gecikmeden uygulayan hekimlerin hasta ile birlikte ortak karar verip uygulaması gerekiyor. Bütün bunlar yapıldığı zamanda tedavide iyi sonuçlar elde etme şansımız çok yüksek oluyor.”