2050 Yılında Dünya Genelinde 852 Milyon Kişide Diyabet Olması Bekleniyor

Diyabet

Diyabet

14 Kasım Dünya Diyabet Gününde diyabetin ciddi bir sorun olduğunu ifade eden Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, “Çoğu zaman hafife alınan, ancak ciddi komplikasyonlarla birlikte seyreden ve çağın vebası olarak gösterilen Tip 2 diyabet, ölümcül sağlık sorunlarında davetiye çıkarır” dedi. 

IDF Diabetes Atlas 11. baskısına göre, 2024’te dünya genelinde 20–79 yaş arası yaklaşık 588,7 milyon kişi diyabetle yaşıyor; bu sayının 2050’ye kadar 852,5 milyona ulaşması bekleniyor. Avrupa’da ise 2024’te 65,6 milyon olan diyabetli sayısı 2050’de 72,4 milyona çıkacak.

Toplum sağlığı açısından ciddi bir sorun olarak tanımlanan diyabet konusunda, International Diabetes Federation’un (IDF) tarafından yayımlanan “Dünya Diyabet Atlası” çarpıcı veriler sunuyor. Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, “2024–2050 yılları arasında dünya genelinde ve IDF Bölgelerine göre 20–79 yaş arası kişilerde diyabetin artacağı öngörülüyor. 2024–2050 yılları arasında dünya genelinde ve IDF Bölgelerine göre 20–79 yaş arası kişilerde 2024 yılı verilerine göre, yaklaşık 635 milyon kişinin bozulmuş glukoz toleransına, 488 milyon kişinin ise bozulmuş açlık glukozuna sahip olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca 2024 yılında, 20–79 yaş arası 3,4 milyondan fazla kişi diyabetle ilişkili nedenlerden hayatını kaybetmiştir.

Yanlış beslenme ve yaşam tarzı 

Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, “Hem Tip 1 hem de Tip 2 diyabet, yanlış beslenme ve yaşam tarzı alışkanlıkları nedeniyle ortaya çıkabilir. Araştırmalar, doğru beslenme ve düzenli fiziksel aktivite ile Tip 2 diyabetin pek çok olumsuz etkisinin sadece bir haftada azaltılabileceğini, 8 hafta içinde ise tam şifa sağlanabileceğini gösteriyor. Tüm hastalıklarda olduğu gibi diyabette de hastalığı önlemek, tedavi etmekten her zaman daha kolaydır. Bu nedenle anti-diyabet yaşam tarzını bir seçenek olarak değil, hayati bir zorunluluk olarak benimsemeliyiz” uyarısında bulundu.

Asıl suçlu modern çağın yanlış beslenme modeli

Çağın vebası diyabetin asıl suçlusunun modern çağın yanlış beslenme modeli olduğunu belirten Dr. Aktaş, “İçi şeker dolu gazlı içecekler, pizza, makarna, börek, çörek gibi kan şekerini hızla yükselten buğday ürünleri, ketçap, hardal, salata sosu gibi akla hayale gelmeyen yerlerde bile karşımıza çıkan şeker. Daha da kötüsü gıda endüstrisinde kullanılan şeker, şekerin en zararlı hali olan nişasta bazlı şeker, yani NBŞ’dir. Mısırdan elde edilen bu şeker kan şekerini roket hızıyla fırlatır. Evet şekerin menşei ne olursa olsun her türlüsü zararlıdır. Bir de insülin metabolizmasını daha da bozan, sorunu derinleştiren işlenmiş yiyeceklerin içindeki kimyasalları, toksik maddeleri ekleyin. Sonuç ortada! Bu sağlık zararlıları ile dolu beslenme modeli sayesinde insülin direnci ve Tip 2 diyabet artık çocukların bile yaşam hakkını elinden alıyor” diye belirtti.

Diyabette ilaç tedavisi yerine beslenme odaklı bir yaklaşım benimsenmeli”

Bilim dünyasının bir süredir Tip 2 diyabet tedavisindeki açmazları sorgulamaya başladığını ve ilaç tedavisi yerine beslenme odaklı bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini gösteren araştırmaların sayısının her geçen gün arttığını belirten Dr. Ümit Aktaş, ”Diyabet tedavisi için kılavuzlar ve tedavi protokolleri vardır. Hastanın kan şekeri yüksekse hemen ilaç verilir. Ancak ilaç tedavisine rağmen hastalığın vücutta yaptığı tahribat giderek fazlalaşır. Zaman içinde ilaçların dozu artırılır, daha sonra ilaç yetmez ve insülin iğnesine geçilir. Birkaç ay önce tıp dünyasının en prestijli yayınlarından biri olan The Lancet Dergisi’nde yayımlanan çalışma için dünyanın önde gelen diyabet araştırma merkezlerinden uzmanlar bir araya geldi. Bilim insanları literatürü gözden geçirerek Tip 2 diyabet tedavisinde yeni bir yaklaşımın benimsenmesi; kan şekerini ilaçla düşürmek yerine hastanın beslenmesine ve kilo vermesine odaklanmak gerektiği sonucuna vardılar.” dedi.

Anti- diyabet yaşam tarzının olmazsa olmazları

Dr. Aktaş, anti- diyabet yaşam tarzının olmazsa olmazları arasında yer alan maddeleri şöyle sıraladı: “Endüstriyel olarak üretilmiş, içi katkı maddeleriyle dolu, raf ömrü olan işlenmiş yiyeceklerden uzak durun. Doğal ve mevsimsel beslenin. Yani yiyecekleri doğada oldukları halleriyle, sebzeleri, meyveleri mevsiminde tüketin. Evde yoğurt mayalamaya, turşu kurmaya başlayın. Özellikle ev yoğurdu tam anlamıyla bir sağlık mucizesidir. Sofranızdan eksik etmeyin! Soğuk sıkım zeytinyağı, halis tereyağı gibi sağlıklı yağları sakın kısıtlamayın. Etin bile en yağlısını tüketin. Bol bol sakatat yemeye özen gösterin, etli yemek yaparken mutlaka kemikli et kullanın.”

Diyabetle mücadelede Omega-3’ün önemine dikkat çeken Dr. Aktaş, “Omega-3 yağ asitleri diyabet riskini ve vücuttaki enflamasyonu azaltıyor. Enflamasyonun insülin direncini derinleştirdiği, tip 2 diyabet riskini arttırdığı biliniyor” dedi.   Araştırmaların D vitamini eksikliğinin insülin direnci ve diyabet riskini artırdığını gösterdiğine değinen Dr. Aktaş, insülin direnci ve tip 2 diyabet tedavisini destekleyen takviyelere ilişkin şunları söyledi:

“D vitamini takviyesi verilen tip 2 diyabet hastalarında hücrelerin insüline olan hassasiyetinin %60 arttığı görülmüş. İnsülin direnci ve tip 2 diyabet tedavisinde kullandığım takviyelerden biri de enterik, yani bağırsakta çözünen probiyotik takviyesidir. Bilimsel araştırmalar insülin direnci ve tip 2 diyabetle bağırsak florası arasında önemli bir ilişki olduğunu gösteriyor. Dost bakterilerden yana zengin, sağlıklı bir bağırsak florasının insülin metabolizmasının düzgün çalışmasında etkin bir rol oynadığını olduğunu biliyoruz. Listeye zeytin yaprağı ve çörekotu ekstresini de ekleyebiliriz. Bu bitkilerin insülin direncini hafiflettiği, kan şekerini dengelediğini gösteren pek çok bilimsel yayın var. Ancak insülin direncini kırmada doğru bir beslenme modelinin yerini hiçbir şeyin tutamayacağını belirtmekte fayda var. Yani bu takviyeler, ekstreler ancak ve ancak doğru beslendiğinizde etkili olabilir.”

 

Dr. Ümit Aktaş’tan 5 Maddede Anti-Diyabet Beslenme 

  1. Şeker ve tüm işlenmiş gıdalardan uzak durun. Meyvelerin de şeker içerdiği unutmayın. Diyabet hastası iseniz meyveden uzak durun. Hastalık kontrol altına alındıktan sonra, elma gibi şeker oranı düşük meyveleri sınırlı bir şekilde tüketin.
  1. Buğday ve tahıllardan uzak durun. Gluten içerikleri ve yüksek glisemik indeksleri yüzünden her türlü ekmekten, un, bulgur, makarna, erişte, şehriye ve hatta ev tarhanasından bile uzak durun.
  1. Et, yumurta, sakatat serbest. Gezen tavuğun etini, yumurtasını; merada yayılmış hayvanın etini yiyin, deniz balığı tüketin. Tüm sakatatlar faydalı ve gereklidir.
  1. Sağlıklı yağları artırın: Margarinler, çiçek ve mısır özü yağlar toksik maddeler içerirler. Sağlıklı yağlar kan şekerini dengeler. Sızma zeytinyağından ve halis tereyağından korkmayın, bolca tüketin.
  1. Probiyotik zengini gıdalar tüketin: Ev yoğurdu, kefir, şirden mayasıyla yapılmış peynir, evde kurulmuş turşu, sirke tüketin. Ancak yoğurt, peynir, kefir gibi süt ürünleri az miktarda laktoz içerdikleri için kan şekeriniz dengeli seyredene kadar bunlardan uzak durun.

Önceki

Berko İlaç Gücüne Güç Katıyor

Sonraki

Movember Farkındalık Ayı: Her Yıl 25 Bin Erkek Prostat Kanseri Tanısı Alıyor

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Öne Çıkanlar