Prof. Dr. Mustafa Çetiner
Acıbadem Maslak Hastanesi
İç Hastalıkları ve Hematoloji Bölümü

COVID-19 pandemisi sırasında en çok tartışılan konulardan biri maske konusuydu. DSÖ, başta gereksiz dedi, sonra maske takılmasını önerdi, kimileri maskeyi hep gereksiz gördü, kimileri takmaktan sıkıldı, isyan etti. Günlerce televizyonlarda maske nasıl takılır konulu konuşmalar yapıldı ve hala konuşulmaya devam ediyor.
Daha önce yazdım, maskenin tarihi, pandemilerin tarihi kadar eskidir, hatta maske, vebanın bize öğrettiklerinden biri sayılır.
Veba halen yeryüzünde varlığını sürdürüyor, 2014 ve 2017 yıllarında Madagaskar’da iki Veba salgını oldu. Toplam 2417 vaka tespit edildi ve 209’u ne yazık ki, yaşamını kaybetti. Kongo ve Peru’da da halen veba vakaları görülüyor. Ancak elbette bu günlerde maskenin popülaritesi, veba ile karşılaştırılamaz bir noktadadır.
Maskenin insanlığın gündemine bilimsel olarak girmesi yine Rönesans döneminde oldu.
Leonardo Da Vinci, kimi zararlı partiküllerin solunum yolu ile alınabileceğine vurgu yapmıştı. Sonraki yıllarda Alexandre von Humboldt, madencilerin özellikle hava yollarını koruması gerektiğini belirtmişti. Fransız Cerrah Paul Berger, 1897 yılında cerrahi operasyonlarda ilk maskeyi takan kişi oldu.
Maskenin pandemi döneminde yaygın kullanımı ise 18. yüzyılda başladı. On yedinci ve 18. Yüzyıldaki veba salgınlarında özellikle gaga gibi maskelerle dolaşan Veba doktorları, maske dendiğinde ilk akla gelenlerdir.
Bilimsel anlamda maskenin tıp pratiğine tam girmesi, Şikago’da 1905 yılında, kadın hakları savunucu olarak da ün yapmış bilim kadını, Dr. Alice Hamilton’ın “Journal of the American Medical Association” dergisinde yayınladığı bir makale ile başlar. Bu makalede konuşurken veya öksürürken doktorların “streptokok” isimli mikropları yaydıkları, bu nedenle hastaları korumak için ameliyatlar sırasında maske takmaları gerektiği anlatılmıştır.
Mançurya’da 1910 yılında ortaya çıkan ve esas olarak akciğerleri (zatürre) tutan veba salgınında, hastalığın damlacık yoluyla geçtiğinin net gösterilmesi daha bilinçli olarak maske kullanımına yol açtı.
Bugün kullandığımıza yakın, üstünde burnumuza tam yerleştirmek için metal eklentisi olan cerrahi maskeler, 20. yüzyılın başında kullanılmaya başlandı. Tek kullanımlık maskelerin tarihi ise 1960’lara dek uzanır. Pandemi döneminde çok popüler hale gelen N95 maskelerin geçmişi ise çok daha yenidir. Bu maskeler 1995 yılında üretilmeye başlanmıştır.
Maske kullanımı, 1918 yılında ortaya çıkan İspanyol salgını sırasında da çok tartışıldı.
Önce sağlık personeli, sonra tramvay sürücüleri, polisler, kamu görevlileri ve bulaştırma riski yüksek meslek grupları, en sonunda açık alanda dolaşan herkes maske takmaya teşvik edildi. Tüm gazetelerde maske takın uyarıları yayınlanmaya başladı. Kızıl Haç, 3 gün içinde ABD’de 260.000 maske üretilmesini sağladı. Maske takmak zorunluydu ve polis maske takmayanlara büyük cezalar kesmeye başladı.
Tam da bu günlerde maskeye karşı olan bir hareket başladı. Yıkıcı bir küresel salgının ortasında, San Francisco’da yüzlerce kişi maske takma zorunluluğunun anayasal haklarını ihlal ettiğini ileri sürüp protesto gösterileri yapmaya başladı. Bu grubun başlattığı hareket, “Anti-Mask League” olarak tarihe geçti.

Aslında 1918 pandemisinde yaşanan süreç, COVID-19 pandemisinin seyrine çok benzerlik gösteriyordu. Dans kulüpleri, tiyatrolar, sinema salonları, okullar kapatılmış, toplantılar yasaklanmıştı. Her yerde maske ve sosyal mesafe uyarıları yapılıyordu.
“Anti-Mask League” hareketi, yazılı ve sözel olarak her ortamda maske karşıtı tutumunu ortaya koydu. Bu hareketin mensupları, ısrarla maske takma zorunluluğunun anayasaya aykırı olduğunu söylüyorlardı.
Kaliforniya gibi bazı eyaletlerin yöneticileri baskı altında kalıyor ve maske konusundaki tutumlarını netleştiremiyorlardı. Kimi yöneticiler, hekim ve hemşireler gibi sağlık personelinin bile maske takmaması gerektiğini söyleyebiliyordu.
Ancak geçen süre içinde maske, sorumluluk duygusu ve “vatanseverliğin simgesi oldu. Birinci dünya savaşının son zamanlarında maske takmak neredeyse cephede savaşmak kadar milliyetçi bir eylem haline geldi.
İspanyol Gribi salgınının tüm dünyayı kasıp kavurduğu günlerde, Kızıl Haç’ın bir ilanında aynen şunlar yazıyordu; “maske takmayan erkek, kadın veya çocuklar hayatımızı tehlikeye atan miskinlerdir”.
Maske takmayanlar; vatanını sevmeyen, barışı tehlikeye atan zararlı tipler olarak görülmeye başladı.
Maskesiz dolaşanlara ABD’de 5 dolar para ve hatta hapis cezası uygulandı. Cezalardan toplanan paraların tümü bağış olarak Kızıl Haç’a gitti. Bilim insanlarının, salgın sırasında insanları hapse atıp bir arada kalmaya mecbur etmenin enfeksiyon yayılımını hızlandırabileceği uyarısı sonrası hapis cezası kaldırıldı ve sadece para cezasına geçildi.
San Francisco Polis Şefi, maskesiz kameralara yakalanan Belediye Başkanına, 50 dolar para cezası kesti. Şehrin valisi bir boks maçını izlerken maske takmadığı için ceza ödedi. Sonuçta salgın sırasında eyalette maske takma oranı %80’lere kadar yükseldi. Maskesiz dolaşanlar sokaklarda saldırıya uğradılar. Yasak şu sözlerle halka duyuruldu;
“Kentte yaşayan veya San Francisco’yu ziyaret eden herkesin toplu alanlarda veya iki kişi ve üstü grupların içinde yemek zamanları dışında maske takması zorunludur.”
Kızıl Haç, şehrin her giriş yerinde ve tüm terminallerde maske satışı yapıyordu.
Maske takmak, itirazsız takanlar için bile yine de keyifli bir iş değildi. Maske takma yasağının kalktığı 21 Kasım 1918’de, yani birinci dünya savaşın bitmesinden birkaç ay sonra, Amerikalılar maskelerini küçük parçalara ayırıp sokaklara attılar, tüm caddeler maske parçacıkları ile doldu.
İspanyol gribinin ilk dalgasının seyri sırasında önlemler işe yaramış ve pandemi eğrisi düzleşmeye başlamıştı, bugün söylenen moda terim ile pike ulaşılmıştı. Kasım 1918’de hasta sayısı hızla düştü. İnsanlar yeniden işlerine gitmeye başladı, daha önce kapatılan tüm iş ve eğlence yerleri tekrar açıldı.
Ancak ne yazık ki, 2 hafta içinde virüs ölümcül bir geri dönüş yaptı ve ikinci dalga başladı.
Takvimler 1919 Ocak ayını gösterdiğinde maske yasağı geri döndü. Maske karşıtı “Anti-mask League”, pandeminin ortasında, yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı devasa bir miting organize etti ve maske takma kuralını protesto etti.
Maske karşıtı hareketin destekçileri, tüm San Francisco nüfusunun %1’inden daha azdı ancak içlerinde önemli hekim ve bürokratlar da vardı.
Hareketin en ateşli savunucuları, liberallerden ve sol görüşlü, politik duruşları olan aydınlardan oluşuyordu. Sayıları neredeyse 4000 civarındaydı ama çok aktiftiler. İronik bir biçimde salgında bu eyalette yaşamını yitiren insan sayısı da 4000 civarındaydı. “Anti-mask League” içinde aktif olarak yer almayan ancak maskenin koruyuculuğuna inanmayan insan sayısı da oldukça fazlaydı.
İspanyol pandemisi sırasında virüsün solunum yoluyla bulaştığı ve solunum yollarını maske ile kapatmanın işe yarayacağı doğru bir tespitti. Ancak çoğunlukla gaz bezinden üretilen ve gözenekleri virüs geçişine engel olamayan maskelerin çok koruyucu olamadığı da sonradan anlaşıldı.
İspanyol gribi günlerinde ABD’deki kimi uygulamalar, veba dönemlerini anımsatıyordu. Los Angeles Sağlık Müdürlüğünün şu bildirisi tam da böyledir.
“Grip veya zatürre olgularının bildirildiği her ev mavi bir pankartla işaretlenecektir… Grip için siyah harfli mavi pankartlar, zatürre için beyaz pankartlar vakalar bildirildiğinde evlere asılacak ve izinsiz kaldırılmayacaktır.”
Salgının tüm dünyayı kasıp kavurduğu o günlerde, İstanbul’da maske konusunda çok zorlayıcı önlemlerin olmadığı dikkat çekicidir.
Salgının İstanbul’da, Aralık 1919’a kadar sürdüğü iddia edilir. 28 Aralık 1919 tarihli Vakit gazetesinde salgına karşı alınacak önlemler sıralanırken maskeden söz edilmemiş ve sadece şu uyarıya yer verilmiştir.
“Öksürük esnasında herkes ağzına bir mendil tutmalı ve öksürenlerin yanında bulunanlar dahi kendi ağız ve burnunu öksürükten saçılan mikroplardan vikayeten mendil ile kapatmalıdır” (M. Kemal Temel: Gelmiş Geçmiş En Büyük Katil: 1918 İspanyol Gribi, Betim yayınları, 2020)
İspanyol gribi sırasında yaşananların neredeyse tamamı COVID-19 pandemisinde yaşananlara çok benzerlik gösterir ve önemli dersler içerir.