‘‘Kendi Alanımızda Benzersiz Bir Konum Elde Etmeyi Hedefliyoruz’’
Obezite, beraberinde getirdiği birçok sağlık sorunu ile birlikte; her yaştan insanı etkileyerek küresel bir salgın haline geldi. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Obezite ile Mücadele Alt Komisyonu’nun geçtiğimiz aylarda yayımladığı rapora göre; Türkiye’de her 3 kişiden 1’i obeziteli. Avrupa ülkeleri arasında Türkiye’yi üst sıralara taşıyan bu oran; özellikle kadınlarda ve çocuklarda tehlikeli bir boyuta dikkat çekiyor. Konu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Türkiye Obezite Araştırma Derneği (TOAD) Başkanı Prof. Dr. Volkan Demirhan Yumuk, obezitenin tetiklediği hastalıklara ve Türkiye’de acil olarak atılması gereken adımlara dikkat çekerken, şehir düzenlemelerinin obeziteyi önlemede etkili olacağının altını çizdi. TOAD Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Dilek Yazıcı ise toplumdaki obezite insidansını düşürmenin bir yolu olarak, çocukluk çağından başlayarak yeme ve egzersiz alışkanlıklarının düzenlenmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Obeziteyle, sadece “az ye, çok hareket et” sloganıyla baş edilebilecek basit bir hastalık olmadığını belirten Prof. Dr. Volkan Yumuk, önemli uyarılarda bulundu.
Obezite hangi hastalıkları tetikliyor?
“Obezite; tip 2 diyabet, hipertansiyon, damar sertliği, kalp yetmezliği, inme, karaciğer yağlanması, safra taşı, reflü, yağlı böbrek hastalığı, depresyon, uykuda soluk durması, cinsel isteksizlik, kısırlık, adet düzensizliği, eklemlerde kireçlenme gibi hastalıkların ve bazı kanser türlerinin görülme riskinde artışa neden olabilir” şeklinde konuşan Prof. Dr. Yumuk, obezitenin ortaya çıkmasındaki temel faktörleri şöyle sıraladı:
“Obezitenin ortaya çıkmasında birden fazla faktör rol oynar. Gıda alımındaki artışa ve fiziksel aktivitedeki azalmaya neden olan, genetik, epigenetik, çevresel, biyolojik, psikolojik, davranışsal ve sosyokültürel faktörler obezitenin ortaya çıkmasını tetikleyebilir.”
Bireyin vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun (m cinsinden) karesine (BKI=kg/m2) bölünmesiyle elde edilen beden kütle indeksi (BKİ) hesaplaması sonucu, obezite teşhisinin konulduğunu belirten Prof. Dr. Yumuk, “BKİ’nin 30 ve üzeri olması durumunda obezitenin varlığından bahsedilir” bilgisini verdi.
Obeziteyi Değiştiren Şehirler Oluşturulmalı
Pandemi döneminde sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite gibi önlemlerin önem kazandığını da vurgulayan Prof. Dr. Volkan Yumuk, obezitenin önlenmesinde ülkemizde acil olarak atılması gereken adımları şöyle sıraladı:
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa birimiyle birlikte yürütülen fiziksel aktivite ve sağlıklı beslenme stratejileri oluşturma eylemleri; beslenme dostu okullar oluşturma girişimi, gıda etiketleme yönetmeliklerinin oluşturulması, aktif şehirler ve obeziteyi değiştiren şehirler bağlamında yürüyüş ve bisiklet parkurlarının oluşturulması, toplu taşımacılık ağının genişletilmesi ve kullanışlılığının arttırılması obezitenin ülkemizdeki sıklığının azaltılması açısından çok doğru girişimler olacaktır.”
Türk mutfağındaki beslenme hataları
Obezitenin önlenmesinde yeme alışkanlıklarında yapılan düzenlemenin önemli bir rolü olduğuna değinen Prof. Dr. Dilek Yazıcı ise bu konuda yapılan hatalarla ilgili şunları söyledi:
“Sıklıkla fast-food ve paketlenmiş gıda tüketiminin yanında, Türk mutfağında da yer alan işlenmiş karbonhidratların, beyaz ekmeğin ve beyaz unla yapılan hamur işi gibi gıdaların tüketimlerinin fazla miktarda olması obeziteyi tetiklemektedir. Ayrıca yörelerimize göre yine doymuş yağ açısından yoğun olan et tüketiminin veya doymuş yağların kendisinin tüketiminin fazla olması da obeziteye neden olabilir.”
Türkiye’de her 4 çocuktan 1’i fazla kilolu
Çocukluk çağında obezite sıklığının son dönemlerde belirgin olarak arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Dilek Yazıcı, ülkemizde her 4 çocuktan 1’inin fazla kilolu ya da obeziteli olduğunu vurguladı. Çocukların beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesinde ebeveynlere önemli roller düştüğünü de belirten Prof. Dr. Yazıcı, şu önerileri sıraladı:
“Evde sağlıklı besinler tüketerek çocukları da bu yiyeceklere yönlendirmek obezitenin önlenmesi açısından çok önemli. Sağlıklı beslenmenin yanı sıra hareketli olmak ve egzersiz de çocuklara birer alışkanlık olarak kazandırılmalıdır.”
Psikolojik stres görülme sıklığı yüzde 60
Obezite beraberinde getirdiği fiziksel sağlık sorunlarının yanında; bazı psikolojik bozuklukların da görülme sıklığında artışa sebep oluyor. “Obezitesi olan kişilerde herhangi bir psikolojik bozukluğun olma sıklığı yüzde 60’ı bulmaktadır” bilgisini veren Prof. Dr. Dilek Yazıcı, sözlerine şöyle devam etti:
“Gelişimsel süreçte, çocukluk çağında yaşanan sözel, fiziksel ve cinsel şiddet gibi olumsuz yaşam olayları ve bağlanma süreçleri, erişkin yaşamdaki stres yanıtlarını da etkileyerek obezite riskini artırmaktadır. Psikolojik stres, birçok yol üzerinden obeziteyi artırıcı bir risk faktörüdür.”