Stratejinin Ustaları

Yoğun Çalışma

Geçen sayımızda yeteneğin doğuştan değil yoğun çalışma ve emekle ortaya çıktığına ilham kaynağı olan Polgar kardeşlerin hayat hikayesini anlatmıştım. Bu sayımızda yoğun çalışma kavramını biraz derinleştirmek istiyorum.

Herhangi bir spor dalında televizyonlarda ve medyada başarı hikayesi olarak bize sunulan son-ürün yani “End-product” tır. Çoğu kişi şampiyon sporcuların doğuştan yetenekli, seçilmiş insanlar olduğuna inanır ve bu insanların ne kadar uzun süre bedel ödediklerini bilmez. Ama bu hikayeleri biraz yakından incelediğinizde bir gecede gelen başarı diye bir şey olmadığını fark edersiniz.

Nasuh Mahruki, “Kendi Everest’inize Tırmanın” isimli kitabında (Okumanızı kesinlikle tavsiye ederim) herhangi bir spor dalında başarılı olmak için üç çeşit hazırlıktan söz eder: Fiziksel, zihinsel ve teknik hazırlık. Bunlar birbirinin ikamesi değil, tamamlayıcısıdır. Birindeki fazlalık diğerindeki eksikliği telafi etmez. Ben de bu yazımda satranç özelinde bu hazırlıklara değinmek istiyorum.

Fiziksel Hazırlık

Fiziksel hazırlığı fiziksel yeterliliği artırmak için yapılan koşma, ağırlık çalışma, esneme, germe gibi hareketler olarak tanımlayabiliriz. Satranç görünüşte fiziksel aktiviteyle ilişkilendirilmese de aslında muazzam fiziksel dayanıklılık gerektiren bir spor dalıdır. Satranç, iyi eğitilmiş beyinlerin oldukça gerilimli bir zihinsel aktiviteyi saatler boyunca sürdürebildiği bir mücadeledir ve oyun esnasında sinirlerinizin, dayanıklılığınızın ve odağınızın güçlü olması gerekir.

Günümüzde egzersizin kognitif fonksiyonlar üzerine olumlu etkisini biliyoruz. Ama bu bilinmeden çok önce, üst düzey satranç sporcularının fiziksel hazırlığı önemsediğini görüyoruz. Örneğin 6. Dünya Satranç Şampiyonu ve daha sonraki dünya şampiyonları Kasparov ve Kramnik’in hocası olan Mikhail Botvinnik, fiziksel olarak formda olmanın tahtaya daha etkin odaklanmaya yardımcı olduğunu düşünürdü ve turnuvalara yürüyerek giderdi. Kamplarda bile her gün 10 km yürürdü. Yine eski dünya şampiyonlarından Alekhine, daha önce hiç yenemediği şampiyon Capablanca’yı 1927’de içki ve sigarayı bıraktıktan sonra fiziksel olarak formda kalarak, 34 maçlık uzun seride yenmeyi başarmıştır.

Daha önce A genç milli takım kampında çevirmenliğini yaptığım eski dünya 3. sü Alexander Beliavsky fiziksel hazırlığın odaklanmayı artırdığından ve bu sayede fiziksel olarak fit olan sporcuların üst düzey rekabet avantajı elde ettiğinden bahsetmişti. Özellikle dünya şampiyonlarından Karpov, Spassky ve Carlsen’in en önemli yeteneklerinin oyunun başlangıcından dört saat sonra bile yüksek düzey konsantrasyonlarını korumak olduğunu ve kendisinin de o özelliği sayesinde uzun yıllar zirveye yakın kaldığından söz etmişti. (Beliavsky, maçlarda o kadar odaklanırmış ki bir seferinde bir turnuvada salondaki avize, yakınında bir yere bir büyük ustanın kafasına düşmüş, Beliavsky durumdan ancak akşam ustalar konuşurken haberdar olmuş).

Bu noktada Garry Kasparov’a özel olarak değinmek isterim. Kasparov “Benim için her egzersiz sınırlarımın ötesine geçebileceğimi ispat eden fırsatlardır,” demiştir. Yaptığı her antrenmanda şınav, mekik gibi her detayı kaydedip daha sonra bu dereceleri de aşmaya çalışmıştır.

Fiziksel olarak fit olmak şampiyonların sadece fiziksel dayanıklılığını arttırmakla kalmaz, aynı zamanda onları daha yaratıcı, öz-saygısı yüksek ve dirençli (Resilient) yapar.

Her alanda olduğu gibi satrançta da kendi özelliklerinin farkinda olanlar, kendini sürekli zorlayanlar, konfor alanini genişletenler başarili olur. Satrançta ilerlemek isteyen herhangi birisinin sadece sevdiği çalişmalari değil sevmediklerinde de uzmanlaşmasi ve bikmadan usanmadan çalişmasi gerektiğini düşünüyorum.

Zihinsel Hazırlık

Zihinsel hazırlık sporcunun hedefl e arasında güçlü bir bağ kurması, başaracağına inanması ve yarışma gününe her açıdan hazırlanmasıdır. Aynı zamanda kararlı olması, nihai noktaya ulaşıncaya kadar gözü hedefte ilerleyerek, hedefe ulaşmak için karşısına çıkabilecek bütün engellerle ilk günkü inanç, sabır ve iradeyle, her birini aşıncaya dek mücadele etmesi ve hedefe adım adım yaklaşmasıdır. Şampiyonlar binlerce saat yapılan antrenman sonrası hedefl erine öyle odaklanırlar ki son ana kadar mücadele etmelerini sağlayan, zihinsel hazırlıkları ve başarma tutkusudur. Şampiyonlar hedefl eri neyi gerektiriyorsa o şekilde hazırlanırlar.

Zorluklardan kaçınmak yerine onları ısrarla ve bilinçli bir şekilde arayan zihin yapısının örneğini yine dünyanın gelmiş geçmiş en iyi satranççılarından Garry Kasparov’da görüyoruz. 1985 yılında şampiyon olan Kasparov dünya şampiyonluğu maçında ilk oyunu alana kadar 5-0 geriye düştü. (Maçta beraberlikler sayılmıyordu). Saldırgan tarzı ve dinamik oyunları sevmesi, keskin varyantlara girmesi, Kasparov’un hamlelerini tahmin edilebilir yapıyordu. Savunmadayken bile sürekli karşı saldırı yolları arıyor, küçük üstünlükler ona yetmiyordu. Taşların tahtanın her yerinde uçuştuğu ve ilk hatayı yapan oyuncunun kaybettiği keskin enerjik oyunları seviyordu. Karpov varyantlarını onun bu tarzına göre seçmişti ve 5-0 öne geçmişti. Kasparov eğer bir oyun daha kaybetseydi şampiyon olamayacaktı ve bugün ondan bahsetmeyecektik. Ama o bir oyunu kaybetmedi dayandı, uyum sağladı. Karpov’un sakin oyun tarzına göre oyun stilini değiştirdi, direndi ve maçı 5-3 ‘e getirdi. Daha sonra maç Sovyetlerin baskısıyla, maçın beş aya uzamasından dolayı oyuncuların çok yorulmuş olması gerekçesiyle, Uluslararası Satranç Federasyonu Başkanı Campomanes’in maçı sonlandırmasıyla sonuçlanmıştır. (Camponmanes 25 sene sonra KGB ajanı olduğunu itiraf etmiştir). Sonraki maça 24 oyunluk bir sınırlama getirildi ve Kasparov maçı kazandı. Daha sonra da 15 sene şampiyonluğu kimseye kaptırmadı. Her koşulda başarıya olan inanç başarı için şarttır. Yani şampiyonların hayatında bahane yoktur. Şampiyonlar anormal koşullarda normal ve tahmin edilebilir sonuç üretmişlerdir. Sıkıntılı koşullara uyum sağlayıp, pes etmeyerek hedeflerine ulaşmışlardır.

Zihinsel hazırlık sporcunun hedefle arasında güçlü bir bağ kurması, başaracağına inanması ve yarışma gününe her açıdan hazırlanmasıdır. Aynı zamanda kararlı olması, nihai noktaya ulaşıncaya kadar gözü hedefte ilerleyerek, hedefe ulaşmak için karşısına çıkabilecek bütün engellerle ilk günkü inanç, sabır ve iradeyle, her birini aşıncaya dek mücadele etmesi ve hedefe adım adım yaklaşmasıdır.

Teknik Hazırlık

Teknik hazırlık, yapılan sporda tekniği geliştirmek ve mükemmelleştirmek için yapılan çok tekrarlı ve detaylı alıştırmalardır. Teoride herkes kolaylıkla satranç oynamayı öğrenebilir ancak iyi seviyeye çıkmak isteyen sporcunun çok detaylı teknik analizleri yapması gerekir.

Satrançta oyun safh alarını açılış, oyun ortası ve oyun sonu olarak sınıfl andırabiliriz. Açılış oyunun devamındaki başarınızı belirleyecek evredir. Daha açılışta kazanılmış ve kaybedilmiş pek çok oyun vardır ve yüzyıllardır süregelen bilgi birikiminin en çok kullanıldığı safh adır. Bu aşamada plan yapılır (Örneğin basitçe 5 aşamalı bir plan 1. Merkez karelere piyon çık, 2. Hafif taşlarını geliştir, 3. Şahın güvenliğini sağla, 4. Kalelerin bağlantısını yap, 5. Kalelerini merkezi hatlara getir.) Açılışta favori devam yollarıyla ilgili bilgi sahibi olunabilir, büyük ustaların analizli oyunları konumlar tahtaya dizilerek incelenebilir. Belirli konumları incelemek ve iyice anlamak, benzer diğer konumlara da hakimiyeti kolaylaştıracaktır.

Oyun ortasında yaratıcılık ve özgünlük hakimdir. Tabii bilgi de bu aşamada çok önemlidir: Bu konum hangi açılıştan geldi ve burada temel prensipler ne? Daha önce bu konumda nasıl bir karar vermiştim? Büyük ustalar bu konumda hangi varyantları tercih ediyorlar? Stratejik prensipleri nasıl uygulamalıyım? (Kanat atağına en iyi yanıtın merkezden verilmesi gibi.) Gibi soruların cevaplarını bularak ilerlediğimiz bir safh adır oyun ortası. Bu aşamada genel olarak satranç oyuncularının stilleri arasında farklılıklar ortaya çıkabilir. Örneğin eski dünya şampiyonlarından Petrosian, profilaktik olarak bir zayıflığı ortaya çıkmadan engellemek düşüncesindeyken, yine eski dünya şampiyonu Tal, feda yapabileceği bir konuma girmek için variant tercih edebilir. Yani iki şampiyon en iyi hamlelerini düşünürken birbirinden farklı hareket etmektedir. Büyük usta Kotov “Play Like a Gramdmaster” isimli kitabında bu farklılıkların, yaratıcı düşüncenin ve kişinin bireyselliğinin ifade edilmesine imkan sağlamasından dolayı satrancın sanatsal yönünü ortaya çıkardığını vurgulamaktadır.

Teknik hazırlıkta güçlü ve zayıf yanlarımızın ve karar verme alışkanlıklarımızın farkına varmak zorundayız. Karar verme kişiye özgü bir process ve herkesin karar verme süreci DNA’larımız kadar farklı. Keskin mi yoksa sakin konumları mı seviyoruz? Hesaplama gücümüzü artıracak alıştırmalara ne kadar zaman ayırıyoruz? Kendi oyunlarımızı yeterince analiz ediyor muyuz?

Her alanda olduğu gibi satrançta da kendi özelliklerinin farkında olanlar, kendini sürekli zorlayanlar, konfor alanını genişletenler başarılı olur.

Satrançta ilerlemek isteyen herhangi birisinin sadece sevdiği çalışmaları değil sevmediklerinde de uzmanlaşması ve bıkmadan usanmadan çalışması gerektiğini düşünüyorum. Yeni zorluklar aramak ve daha önce kimsenin yapmadığı şeyleri başarmaya çalışmak da ilerlemenin esasıdır.

Son olarak gelmiş gelmiş en büyük satranç antrenörlerinden Dvoretsky’ye göre satrançta başarının formülünü vermek istiyorum. Dvoretsky, satrançta başarının bileşenlerini şu şekilde formülize etmiştir :

Başarı = Kişisel Özellikler x Satranç Ustalığı

Kişisel özellikler. Satranç yeteneği, sağlık, enerji rezervleri, hedef odaklılık, kazanma isteği, rekabetçi karakterden oluşur. Kişisel özellikleri 5 ve satranç ustalığı 5 olan bir kişi (5×5=25) , kişisel özellikleri 2 ve satranç ustalığı 9 (2×9=18) olan kişiden daha çok ilerleme sağlayacaktır (25>18).

Bu sayıda satranç özelinde hazırlığın önemini ve başarıyı oluşturan bileşenleri anlatmaya çalıştım. Aslında sevdiğimiz bir sporda başarılı olmuş sporculara biraz daha yakından bakarsak, onların hayatından kendi günlük hayatımıza uygulayabileceğimiz ilham verici başarı örnekleriyle karşılaşabileceğimizi düşünüyorum. Tüm okuyuculara keyif aldıkları bir yaz dönemi dilerim.

İlker Pazarcıoğlu, Satrançsever

ilkerpazarcioglu@gmail.com

Önceki

Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) Tanılı Çocukların Eğitimleri ve Toplumsal Katılımlarının Desteklenmesi

Sonraki

İSPANYOL GRİBİNDEN COVID-19 PANDEMİSİNE

Öne Çıkanlar