Tarihteki İlk Süper Bulaştırıcı

ilk

Prof. Dr. Mustafa Çetiner

Acıbadem Maslak Hastanesi

Hematoloji Bölümü

Yaşadığımız büyük pandemi, sözcük dağarcığımıza birçok yeni sözcüğün girmesine neden oldu. “Süper Bulaştırıcı” da bunlardan biri. Bu terim, SARS-CoV-2’nin yüksek bulaştırıcılığı ile beraber daha da ürkütücü hale geldi. Gerçekten de SARS-CoV-2 taşıyıcıları, ortalama 3.3 insana virüsü yayabiliyor. Uzmanlar, izolasyon gibi önlemlerle bu rakamı 1’in altına indirmeye çalışıyor. 

Peki süper taşıyıcı ne demek?

Süper taşıyıcı, kendisi hiçbir hastalık bulgusu göstermeden hastalığı çok sayıda insana bulaştıran kişi demek. Büyük SARS salgınında süper taşıyıcı 10’dan fazla kişiyi enfekte edenlere deniyordu. Ebola salgını sırasında Kongo Cumhuriyeti’nde 2 kişinin virüsü 50 kişiye bulaştırdığı rapor edilmişti. 

Bu pandemide de süper taşıyıcı olduğu düşünülen kişiler ortaya çıktı. Salgının ilk günlerinde virüsü Singapur’da kaptığına inanılan bir İngiliz’in, Fransa ve İngiltere’de toplam 11 kişiyi enfekte ettiği tespit edildi. ABD’nin Massachusetts eyaletinde saptanan 104 olgunun Boston’da yapılan bir toplantı sırasında enfekte olduğu iddia edildi.  Chicago’da hastalığın bir cenaze ve bir doğum günü partisi nedeniyle yayıldığı ileri sürüldü.

Ama tarihte hiçbir bulaştırıcı, “Tifolu Mary” kadar ünlü olmadı.

Mary Mallon ya da bilinen ismiyle Tifolu Mary, İrlandalı bir göçmendi. O yıllarda Avrupa’ya küsmüş tüm göçmenler gibi yeni dünyaya, yeni bir umut için göç edenlerden biriydi.  İrlandalı kadınlar için yeni dünyada yapılacak neredeyse tek iş aşçılıktı. Mary de diğer İrlandalı kadınlar gibi aşçılık yapmaya başladı.

Mary’nin yaşadığı 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın ilk çeyreğinde, dünyada ölüm nedenlerinin başında tifo yer alıyordu. Her yüz bin kişiden 65-70’i tifo nedeniyle ölüyordu. Mary, işte tam da bu dönemde New York’ta aşçılık yapmaya başladı. Aşçılık yaptığı 1900-1907 yılları arasında bir sorun yoktu ancak daha sonra aşçı olarak işe girdiği bir evde 2 kişi tifoya yakalandı. Mary iş değiştirdi, ancak yeni iş yerinde yaşayanlarda da tifo ortaya çıktı. Evin çamaşırcısı, tifo nedeniyle hayatını kaybetti.

Mary bu işten de ayrıldı ve bir avukatın yanında çalışmaya başladı. İşe başladıktan kısa bir süre sonra avukatın evinde yaşayan 8 kişiden 7’sinde tifo hastalığı ortaya çıktı. Mary’ye yine yol görünmüştü. Kendisine yeni bir iş buldu ancak bu işte de uzun kalamadı. Yemek yaptığı 11 kişinin 6’sı tifoya yakalandı. Yine iş değiştirdi, yeni iş yerinde beklendiği gibi 3 kişi daha tifoya yakalandı. Evin sahibi tarafından inceleme yapması için davet edilen sağlık memuru George Soper, Mary’nin geçmişini fark edip hastalığı Mary’nin bulaştırdığı ile ilişkili bir düşünceye kapıldı.

Bu durumun geç fark edilmesinin nedeni, o dönemde insanların tifo taşıyıcısı olamayacağına olan inanıştı. Mary asla idrar ve dışkı örneklerinin değerlendirilmesine izin vermedi. Kişilik haklarının ihlal edildiğini söyledi, kendini banyoya hapsetti. Soper ısrarcıydı ve Mary’nin taşıyıcı olduğundan emindi. Uzun bir mücadeleden sonra hekim arkadaşlarıyla beraber Mary’nin evine bir polis baskını düzenletti ve Mary tutuklandı.

Mary artık direnemezdi ve yapılan değerlendirme sonucunda onun tifoyu bulaştıran bir taşıyıcı olduğuna karar verildi. New York Sağlık Merkezi Mary’nin resmen taşıyıcı olduğunu ilan etti.  Sonraki yaşamı zorluklarla geçti. Bir adada 3 yıl süreyle karantinada tutuldu. Üç yılın sonunda yiyecek ve içecekle ilişkili bir iş yapmaması koşuluyla karantinası kaldırıldı.

Ama başta da belirttim, o yıllarda İrlandalı bir kadın için aşçılık dışında bir iş bulmak pek olası değildi. İsmini değiştirdi ve işe girdi. Sahte bir isimle, üstelik New York’taki ünlü Sloan Hastanesi’nde, hem de aşçı olarak işe girdi. Burada çalıştığı süreçte de 25 kişiye mikrobu bulaştırdı, iki kişinin de ölümüne neden oldu.

Mary yeniden suçüstü yakalandı ve daha önce 3 yıl geçirdiği New York’un ortasında, lanetli olduğuna inanılan North Brother adasında tekrar karantinaya alındı. Mary hayatının geri kalan 23 yılını bu adada geçirdi. Bir süre sonra adadaki Riverside hastanesinin laboratuvarında çalışmasına izin verildi.

Tifolu Mary, 68 yaşındayken, 1938 yılında zatürre nedeniyle bu adada yaşamını yitirdi. Cesedi yakılarak yok edilmeden önce yapılan otopsisinde, safra kesesi içinde canlı tifo bakterileri görülmüştü. Keşke safra kesesinin alınmasını öneren doktorlara izin verseymiş diyor insan. Tifolu Mary yaşamı boyunca 53 kişinin tifoya yakalanmasına ve 3’ünün ölümüne neden oldu. Tifo mikrobu ısıya dayanıksız olduğundan bulaşın, onun özel tatlısı şeftalili dondurma ile ilgili olduğu söylenir.


İngilizce’de hastalıklarını inkâr edenler için “Tifolu Mary gibi” diye bir benzetme vardır.

Önceki

Nadir Hastalıklar Gerçekten Nadir mi?

Sonraki

Giyilebilir Teknoloji Ürünleri: Bir Aksesuardan Çok Daha Fazlası

Öne Çıkanlar