“Türkiye Prostat Kanseri Haritası” Açıklandı!

Turkiye_Prostat_Kanseri_Haritasi_2

Türk Üroonkoloji Derneği tarafından AstraZeneca’nın koşulsuz desteği ile hazırlanan ‘’Türkiye Prostat Kanseri Haritası’’ başlıklı rapor açıklandı. Rapor, prostat kanseri görülme sıklığından son yıllarda gelişen tedavi seçeneklerine kadar geniş yelpazede bilgi ve verileri kapsıyor. Rapora göre prostat kanseri, hastaların yarısında 60-69 yaş aralığında tespit edilirken, düzenli kontrollere yönelik farkındalığın artmasıyla birlikte prostat kanseri geçmiş yıllara oranla daha erken yaşlarda ve aşamalarda tespit ediliyor.

“Türkiye Prostat Kanseri Haritası”nın sonuçları, bugün düzenlenen bir basın toplantısıyla kamuoyuna sunuldu. Dünya genelinde erkeklerde en sık görülen kanser türleri arasında yer alan prostat kanserine ilişkin kamuoyunu bilinçlendirmek ve farkındalık yaratmak amacıyla hazırlanan rapor, prostat kanserinde erken teşhisin tedavi sürecine katkılarına yönelik önemli bilgiler içeriyor.

Erkeklerde en sık görülen ikinci kanser türü ‘’prostat kanseri’’

Dünyada ve Türkiye’de erkeklerde en sık görülen kanser türlerinden olan prostat kanseri, erkeklerde kansere bağlı ölümlerde de akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer alıyor. 2018 yılı verilerine göre, dünya genelinde 1,28 milyon hastaya prostat kanseri tanısı konmuştur. Türkiye çapındaki 5.040 hastaya ait verilerden oluşan Türk Üroonkoloji Derneği Prostat Kanseri Veritabanı’na göre ise, prostat kanseri hastaların çoğunluğunda 60-69 yaş aralığında tespit ediliyor.

Farkındalık ve düzenli kontrol ile prostat kanserinde erken tanı sayıları arttı

Türk Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Süleyman Ataus, “Sık idrara gitme, idrar yaparken zorlanma ve idrarda kan görülmesi gibi ürolojik şikayetlerin yaklaşık yarısında prostat kanseri saptanıyor. Yine derneğimiz tarafından 2009 yılında yapılan çalışmada bu oran yüzde 90’a yakındı. Bu oranın azalmasında prostat kanserine yönelik toplumsal bilincin artmasının etkili olduğunu düşünüyoruz. Bununla birlikte mevcut oran da, belirtilerin çeşitliliği karşısında prostat kanserine yönelik düzenli kontrollerin önemini ortaya koyuyor. Hazırladığımız rapor ülkemizde prostat kanseri farkındalığının artırılmasını, bu konuların bilimsel alanlarda tartışılmasının sağlanmasını amaçlıyor. Ülkemiz bilim insanlarının katkı verdiği ve ülkemize ait sonuçların paylaşıldığı bu önemli çalışmaya verdiği koşulsuz destekten ötürü paydaşımız AstraZeneca Türkiye’ye teşekkür ediyoruz” açıklamasında bulundu.

Tanı anında metastatik kanserin saptanma sıklığı son 10 yılda yarı yarıya azaldı

‘’Türkiye Prostat Kanseri Haritası’’ raporunda, hastalığın prostat dışında başka dokularda ve organlarda da saptanması anlamına gelen metastatik yayılmaya da dikkat çekiliyor. Metastatik kanserin tanı anında hem hasta hem de hekim açısından oldukça can sıkıcı bir durum olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Süleyman Ataus, “Türk Üroonkoloji Derneği Prostat Kanseri Veritabanı verilerine göre, hastaların yüzde 8,9’unda tanı anında metastatik hastalık saptanırken, bu oran 2009 yılında yine derneğimiz tarafından gerçekleştirilen çalışmada yüzde 17 olarak saptanmıştı. Aradan geçen 10 yılda yaklaşık yarı yarıya azalmanın söz konusu olduğunu görmek sevindiricidir” ifadelerini kullandı.

Son 10 yılda erken teşhiste önemli ilerlemeler yaşandı

‘’Türkiye’de Prostat Kanseri’’ raporunda yer alan PSA (Prostat Spesifik Antijen) taraması, özellikle metastatik hastalık (yaygın-sistemik hastalık) görülme oranlarında düşüşe neden olan faktörler arasında gösteriliyor. Rapora göre hastaların yüzde 62,5’inde tanı anında ölçülen PSA değeri 10 ng/dL’nin altında saptanıyor. Bu oranın 2009 yılında yine Üroonkoloji Derneği tarafında gerçekleştirilen bir çalışmada yüzde 50,6 olarak saptandığını hatırlatan Türk Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sinan Sözen, “Son 10 yılda prostat kanseri çok daha düşük PSA değerlerinde yakalanıyor ve erken teşhiste büyük ilerlemeler yaşanıyor. Bununla birlikte PSA testinin tek başına yeterli olmadığı ve mutlaka üroloji uzmanı tarafından yapılacak prostat muayenesi ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini de unutmamamız gerekiyor” dedi. Türk Üroonkoloji Derneği Prostat Kanseri Veritabanı verilerine göre prostat kanseri tanısı alan her 4 hastanın 1’inde yapılan prostat muayenesinde hastalık saptanıyor” şeklinde konuştu.

Prostat kanseri tanısında “MR Dönemi”

Prostat kanserine yönelik tanı gelişmeleri arasında Multiparametrik Prostat MR yöntemi de yer alıyor. Türk Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sinan Sözen, “bu özel prostat MR’ında prostat bezinde kanser için şüpheli bir alan olup olmadığı değerlendiriliyor. Kanser şüphesi saptanan bölümler işaretlenip daha sonra özel bir yazılım sayesinde ultrasona yerleştiriliyor. Biyopsi yaparken MR ve ultrason görüntülerinin birleşmiş halini görüp doğru noktadan, doğru hedeften biyopsi yapabilmek mümkün oluyor” diye konuştu. Rapora göre özellikle 2015 yılından beri yıllık prostat MR kullanım oranlarında artış yaşanıyor. Raporda MR Füzyon Biyopsisi yönteminin sağladığı avantajlar gereksiz tanı oranının azaltılması ve yüzde 90’lara varan oranlarda prostat kanseri teşhisi konulması olarak sıralanıyor.

Hastaların yüzde 6’ya yakınında tanı sonrası aktif izlem kararı alınıyor

Prostat kanseri tanısında son on yılda yaşanan en önemli değişimlerden biri olarak hastalığın ilerlemesi açısından düşük risk grubundaki hastalara yapılan-önerilen “Aktif İzlem” tedavi protokolü gösteriliyor. Türk Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Saadettin Eskiçorapçı, “Hastaya zarar verme riski düşük olan hastalığın tedavisinin yol açabileceği olası komplikasyonlardan sakınmayı sağlayan aktif izlem protokolünde hastalar yakın bir takip programında tutulurken, aktif tedaviye ilerleme görülen olgularda geçiliyor” dedi. Rapora göre hastaların yüzde 5,7’sinde tanı sonrası aktif izlem ile takip kararı alındığı belirtiliyor.

Robotik ve fokal tedaviler yükselişte

Dünya genelinde Lokalize hastalıkta en çok başvurulan tedavi yönteminin ise cerrahi olduğu belirtiliyor. “Radikal Prostatektomi” ameliyatı sadece ABD’de yılda 80 bin hastaya uygulanırken bu cerrahi teknikle ilgili son yıllardaki en önemli gelişmenin robot yardımıyla gerçekleştirilen laparoskopik cerrahi yöntemi olduğu vurgulanıyor. Ülkemizde de “Robotik Cerrahi”nin çeşitli merkezlerde prostat kanserinin tedavisinde aktif olarak kullanıldığını ifade eden Prof. Dr. Saadettin Eskiçorapçı, “Türk Üroonkoloji Derneği Prostat Kanseri Veritabanı verilerine göre radikal prostatektomi ameliyatı uygulanan hastaların yaklaşık 3’te 1’inde laparoskopik veya robot yardımıyla laparoskopik cerrahi yöntemi uygulanıyor. Seneler içerisindeki dağılıma bakıldığında ise, açık cerrahi sayılarının sabit seyrettiği ancak laparoskopik ya da robot yardımıyla laparoskopik cerrahi sayılarında ise bir artışın olduğu görülüyor” açıklamasını yaptı ve “Hastaların tedavileri için bir teknik arayışı içinde olmaları yerine tecrübeli ve güvenilir bir cerrah arayışı içinde olmaları faydalıdır. Tüm organı tedavi etmek yerine görüntülemeye dayalı hedefe yönelik ‘Fokal Tedaviler’ ise yakın gelecekte ön plana çıkmaya başlayacaktır.” diye ekledi.

COVID-19 salgınının prostat kanseri tedavilerine etkisine değinen Doç. Dr. İlker Tinay, “Türk Üroonkoloji Derneği olarak salgın sürecinde meslektaşlarımızla paylaştığımız kılavuz ile bilimsel veriler ışığında COVID-19 pandemisi sırasında prostat kanseri tanı ve tedavisine yönelik olarak uygulamalara dair önerilerde bulunduk. Genel olarak bu süreçte, salgın öncesi yeni tanı almış erken evre hastalık tedavisinde erteleme yaklaşımı ön planda olurken, ileri evre hastalık varlığında ise tedavilerde gecikme yapılmaması yaklaşımı önerildi” diye konuştu.

AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Ecz. Serkan Barış, “Türkiye Prostat Kanseri Haritası Raporu, gerek ülkemizde gerekse dünya genelinde en sık görülen kanser türleri arasında yer alan prostat kanserinin tanı ve tedavisinde son yıllarda yaşanan önemli gelişmelerin yanı sıra hastalığın erken tanısının hasta sağlığı üzerinde yarattığı etkilere dair önemli bilgiler içeriyor. AstraZeneca Türkiye olarak prostat kanserine ve etkilerine dair farkındalığı artıracağına inandığımız bu anlamlı çalışmaya koşulsuz destek olmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz.” açıklamısını yaptı.

Önceki

COVID-19 Sürecinde Ağız ve Diş Sağlığı

Sonraki

Doctor Follow Röportaj

Öne Çıkanlar