Buğra Töge – eksit.com
Yazılım, kodlama, algoritma, büyük veri (big data) ve bir gün hepimizin işini elimizden alacak olan yapay zeka… Artık sadece bilim kurgu filmlerinde değil gündelik sohbetlerde de duymaya alıştığımız kavramlar haline geldi. Bu popülerliğin önemli sebeplerinden biri tüm hayatımızı saran dijital dönüşüm. Hayatımızın temelinde yer alan birçok sektör dijitalleşme sürecine girdi ve bu dönüşüme uyum sağlayan kişi ve kurumların sayısı azımsanmayacak kadar çok. İş hayatı, eğitim, sağlık, eğlence gibi birçok sektörün elektronik ortama aktarılması ne uygulama geliştiricileri ne de kullanıcılar için kolay bir iş değil. Bu süreç için ciddi bir teknolojik altyapı ve toplumsal düzeyde kabul gereklidir.
Yapay zekanın temeli 1960’lı yıllara dayansa da bu alandaki en önemli gelişmeler son yıllarda ortaya çıkmaya başladı. Veri ile öğrenen bu sistemlerin beslenmesini sağlayacak büyüklükte verilerin son yıllarda artış göstermesi ile günümüzde yapay zeka alanındaki gelişmelerin hız kazanmasını sağladı. Hayatımızın her alanında bize katkı sağlayan yapay zekanın gelişimindeki önemli bir diğer faktör ise bu sistemlerin üretilmesi ve yayılması için gerekli teknolojik donanımın son yıllarda çok hızlı gelişmesi ve yaygınlaşmasıdır.
Kodlamaya Giriş 101
Bilgisayarların ve akıllı cihazların belirli işlevleri yerine getirmesini sağlayan öz, yazılımdır. Yazılımı bir cihaz ya da uygulamaya ne yapmasını söyleyen kodlar oluşturur. Ulaşılmak istenen çıktı için başlangıç ve bitiş noktasını ve bu iki nokta arasındaki tüm olası senaryoları adım adım belirleyen kurallar bütünü ise algoritmadır.
Yazılımlar temelde bir pasta tarifi gibi çalışır… Önce ortaya çıkacak ürüne karar veririz, ardından tarifteki bütün adımlar sıralı bir şekilde tek tek uygulanır. İlk adımda kuru malzemeler bir kapta karıştırılır, ardından sıvı malzemeler sırasıyla eklenir. Bir adımın sıralaması değiştirilse, eksik ya da fazla malzeme kullanılsa asla aynı sonucu elde edemeyiz. Yazılımlar da buna benzer. Elde etmek istediğimiz çıktıya ulaşmak için sırasıyla kurallar bütünü oluşturulur. Temelde bir benzerlik kursak da yazılımlar çoğu zaman bir pasta tarifi kadar kolay anlaşılır değildir. Yazılımın işlevini yerine getirebilmesi için sayısız senaryoyu kurgulayan binlerce satırlık kodlara ihtiyaç vardır. Eksik ya da hatalı tek bir kod binlerce satırın işlevsiz kalmasına sebep olur. Bazen en temel görevleri yerine getirmek için, bazen ise karmaşık insan davranışlarına hizmet etmek için kullanılan pek çok yazılım vardır.
Algoritmalar Hayatımızın Neresinde?
Gündelik hayatımızda elimizden düşürmediğimiz akıllı cihazlar, sosyal medya platformları, arama motorları ve mobil uygulamalar birer algoritmaya bağlı olarak çalışır. Bu noktada algoritmaları kural tabanlı ve makine öğrenmesine dayalı algoritmalar olarak iki gruba ayırabiliriz. Kural tabanlı algoritmalar doğrudan ve net yönergeler etrafında çalışır. Makine öğrenmesine dayalı algoritmalar ise içerdikleri büyük veri sayesinde öğrenebilir ve başarılı çıkarımlarda bulunabilir. Çoğumuzun her gün kullandığı sosyal ağlarda takip etmediğimiz halde keşfet ekranında bize önerilen binlerce içerik bizlerin önceden etkileşime girdiğimiz profillerin ve içeriklerin sonucudur. Bazen yeni çıkan bir filmi beğenip beğenmeyeceğimizi en yakın arkadaşımız değil, kullandığımız video platformu daha iyi bilebilir.
Google Her şeyi Nasıl Öğrendi?
Arama motorları hayatımızda olmasaydı dünyanın nasıl bir yer olacağını hayal etmek çok zor olurdu. Bugün neredeyse internet ile eş anlamlı olarak kullandığımız Google ile ölçülemeyecek kadar fazla bilgi tek tuş ile resmen avucumuzun içinde. Google arama çubuğuna öğrenmek istediğiniz kelime ya da kelime gruplarını yazarak internette yer alan hemen hemen bütün bilgi ekranlarımıza geliyor. Burada aklımıza takılan iki soru var:
- Google bütün bunları sadece birkaç saniyede nasıl bulabiliyor?
- Bu kadar çok içerik içerisinde tam olarak aradığım bilgi nasıl en üstte yer alabiliyor?
Google’ın arama motorları piyasasının %90’ın üzerinde bir pazar payı ile domine etmesinin sırrını açıklıyoruz: Algoritma!
Yapay Zeka: Dünyamıza Hoş geldin
Verilerin oluşturduğu model ile öğrenen makinelerden bahsetmeye başladığımıza göre yapay zekadan bahsetmenin de sırası gelmiş demektir. Daha önce de söylediğimiz gibi yazılımlar insanların yazdığı doğrudan ve net yönergelerden oluşur. Ancak yapay zeka, topladığı verileri işleyerek davranış kalıplarını çıkaran, başarılı öngörüler geliştiren ve kendi kararını veren yapılardır. Yapay zekanın çalışma sistemi canlıların öğrenme biçiminden esinlenir. Yapay zekâ ile ilgili en önemli tartışma konularından biri de ‘kötü kalpli’ robotların insanların yerine geçeceği senaryosudur. Ancak hepimizin malumu olduğu üzere insanlar ve makineler arasında önemli farklılıklar mevcuttur. Yapay zekanın ortalama bir insandan çok daha başarı ile tamamladığı görevler vardır; matematiksel hesaplamalar, karşılaştırma, önceliklendirme, hafıza vs. gibi. Ancak sağduyu, duygular ve empati gibi insana özgü ve insanı özel kılan olgulardan yoksundurlar. Yine de çok yetenekli olduklarını unutmayalım.
Pazarlama, sağlık, eğitim, adalet ve sanat gibi birçok alanda yapay zeka günlük görevleri oldukça kolaylaştırmaktadır. Yeterli veri ile beslenen bir yapay zeka davranış kalıplarını çıkarabilir, karar verebilir, araç kullanabilir, tıbbi teşhis yapabilir, röntgen filmlerini değerlendirebilir, makale yazabilir ve hatta beste bile yapabilir.
Her şey çok güzel değil / Ayın karanlık yüzü
Yapay zeka ile ilgili gelişmeler hakkında çok heyecanlı olan bir topluluk var. Big Tech olarak adlandırılan büyük teknoloji şirketleri bu alanda birçok ülkenin GSMH’sinden daha büyük bütçeler ayırıyor.
Ancak toplumun önemli bir kesiminde ise bu konu ile ilgili büyük kaygılar var. Bu kaygıları iki alanda toplarsak öncelikle yapay zekanın kötü amaçlar için kullanılacağı,kişisel verilerin toplanması ve bir gözetim toplumu yaratılması. Davranış haritaları ile satın alma kararlarının, hatta çok daha önemli konularda verilecek kararların manipüle edilmesi gibi. Geçtiğimiz yıllarda ABD seçimlerinin manipüle edilmesine kadar uzanan Cambridge Analytica skandalı malum.
Bu alandaki ikinci önemli kaygı ise yapay zeka ile daha az iş gücüne ihtiyaç duyulacağı ve işsizliğin artacağı yönünde. Bunun çok da yersiz bir kaygı ya da komplo teorisi olduğunu söyleyemeyiz. Sanayi devrimi ile üretimde makine gücünün artmasının sonucu olarak insan emeğine daha az ihtiyaç olmuş ve zaman içerisinde toplum ve eğitim yapısı bu paradigmaya ayak uydurarak bir dönüşüme uğramıştır. Günümüzde dünyanın benzer bir paradigma değişikliğinin eşiğinde olduğunu söyleyebiliriz. İlerleme ve gelişme, değişimi de beraberinde getirir. Bu durumda bazı mesleklerin yok olması da olası. Gerçekçi olmak gerekirse ilerleyen zamanlarda birçok alanda daha az insan gücüne ihtiyaç olacak. Yapısal işsizlik şu anda bile dünyamız için yeterince önemli bir sorun iken, ilerleyen zamanlarda daha da derinleşmesi çok mümkün. Ancak durum o kadar da kötü değil. Çünkü yeni düzen, yeni uzmanlık alanlarını ve doğal olarak yeni işlere ihtiyacı da beraberinde getirecektir. Tabii bu durum eğitim sistemine yansıyacak ve yeni bir düzen oluşacaktır.
Hayat Tesadüflerle Dolu DEĞİL
Satın almayı sürekli ertelediğimiz o ayakkabının, ya da hayalini kurduğumuz o tatilin reklamının ziyaret ettiğimiz her web sitesinde sürekli karşımıza çıkması evrenin bize vermiş olduğu bir mesaj değil maalesef. Sadece internet deneyimimizin tamamından toplanan verileri ile beslenen algoritmalar. Sanal dünyada attığımız her adım çok değerli bir hazineye dönüşüyor. Bugün büyük teknoloji şirketleri için en büyük katma değer veriler. Kullandığımız bütün akıllı cihazlar hiç durmadan ve yorulmadan sahipleri ile ilgili bütün verileri topluyorlar. Günün sonunda önemli olan ise verilerimizin kimin çıkarları için kullanıldığı. Yazılım dünyasındaki gelişmeler ve yapay zeka hayatımızın her alanını etkilediği gibi kanun koyucuların da kamunun haklarını koruyabilmek için bu alanda çok dikkatli hareket etmeleri gerekmektedir.