‘‘Kendi Alanımızda Benzersiz Bir Konum Elde Etmeyi Hedefliyoruz’’
Birçok araştırma, D vitamininin Covid-19 tedavisinde başarılı olduğuna dair sonuçlar verdi. Ancak sonuçların çoğu kesin kanıtlara değil gözleme dayalı. Yani diğer faktörleri hesaba katmadan, D vitamini düzeyleri yüksek ya da düşük kişiler dikkate alındı.
Bilimsel araştırmalardaki genel kabul gören standart ise bu değil. Bunun için, bilim insanlarının tedavinin yarattığı sonuçları açıkça görebilmesi adına; hastalara bir tedavi ya da plasebonun verildiği rastgele kontrol denemeleri gerekiyor.
Gözleme dayalı çalışmalar, hem D vitaminin az olduğu hem de Covid’e yakalanma riskinin az olduğu; daha yaşlı insanlar, obezite sorunu olanlar ve daha koyu derili, siyah ya da Güney Asya kökenliler gibi belli hasta gruplarını kapsıyor.
Bu grupların daha çok risk altında bulunmasının nedeni D vitamini eksikliği olabileceği gibi, hem D vitaminin düşük olmasına hem de virüse yakalanma riskinin artmasına yol açan sağlık sorunları ya da çevresel etkiler olabilir.
Vitamin değerlerinin düşmesi bir hastalığın nedeni olabileceği gibi, sonucu da olabilir.
D vitaminin tek başına oynadığı rolü, Queen Mary’s Üniversitesi’nde yapılan çalışma gibi, rastgele, kontrol gruplu, standartlara uygun çalışmalarla anlayabiliriz.
İspanya’daki çalışmalar
Barcelona Üniversitesi’nde yapılan ve tam da böyle bir araştırma olduğu iddia edilen bir çalışma özellikle dikkatleri çekti. D vitamininin yoğun bakıma yatışları yüzde 80, ölümleri ise yüzde 60 oranında azaltarak, müthiş bir başarı yakaladığını söylüyordu.
İlgili yazı internette yoğun bir şekilde paylaşıldı. Ancak çalışma “Araştırmanın tanımı hakkındaki kaygılar” nedeniyle geri çekildi ve Lancet tıp dergisi, araştırma hakkında bir soruşturma başlattı.
Ancak araştırmanın geri çekilmesi, orijinal çalışma kadar paylaşılmadı.
D vitamini, rastgele belirlenen bireylere değil, ne kadar hasta olduklarına bakılarak bir revirde yatan tüm hastalara verilmişti. Ve çalışmada hayatını kaybeden Covid hastalarının vitamin düzeyleri en başta çok farklı düzeylerdeydi ve bu da başlangıçta daha hasta olduklarını gösteriyordu.
İngiltere’de hastanelerde D vitamini takviyesine başlanması çağrısı yapan milletvekili David Davis, BBC’ye yaptığı açıklamada araştırmanın geri çekilmesine karşın, hala D vitaminin önemli olduğunu gösterdiğini ve hükümetin bu alandaki çalışmalara daha çok kaynak ayırması gerektiğini söyledi.
Geri çekilmeden önce Lancet için Barcelona araştırmasını inceleyen İspanyol Anestezi ve Yoğun Bakım uzmanı Aurora Baluja, çalışmada saptanan “aşırı” D vitamini etkisinin rastgele, kontrollü denemelerde hiç görülmediğini ve bunun da çalışmanın büyük ihtimalle taraflı olduğunu gösterdiğini belirtti.
Baluja, D vitamini eksikliğinin yoğun bakımda ölen hastalar için “çok iyi bilinen bir risk faktörü” olduğunu ve “Tek başına D vitamini takviyesinin bu hastalardaki riski hiç azaltamadığını” vurguladı.
Dr. Baluja D vitamini eksikliğinin hastaların ölüm nedeni olmadığını, bunun yerine eksikliğin yetersiz beslenme ve böbrek yetmezliği gibi daha temel bir nedenden kaynaklandığını kaydediyor.
Viral paylaşımların zararı ne?
Cambridge Üniversitesi’nden Sosyal Psikolog Prof. Sander Van der Linden araştırma sonuçları, ‘hiçbir doğal şey sana zarar veremez’ gibi yaygın görüşlerle örtüştüğünde, paylaşımların daha geniş kitlelere ulaştığını ifade ediyor.
Doğal sağlık, alternatif tıp ve aşılara ideolojik olarak karşı çıkanların internetteki dünyaları çok farklı olsa da, örtüştükleri de oluyor.
Prof. Van der Linden “Aşı karşıtı hesaplar, dini, bitkisel tedavi ve alternatif tıp gibi topluluklarla yoğun bir şekilde bağlantılı” diyor. Van der Linden’e göre bu da, diğer toplulukların ilgileriyle örtüşen başlıkları paylaşabilecekleri ve örneğin “aşıya gerek yok, sadece D vitamini alabilirsiniz” gibi bir mesajı, normalde mesajın aslında aşı karşıtı olduğunu çok sezdirmeden yayılabilmesi anlamına geliyor.
D vitamini, çok alınması halinde böbrek taşlarına yol açabilmesi dışında genelde güvenli. Yani zararlı bir dezenformasyon gibi görünmeyebilir.
Prof. Van der Linden’e göre ise asıl zararı, insanlar bunu mucize bir tedavi olarak görüp, aşı, maske ve sosyal mesafe gibi önlemlerin yerini alabileceğini düşündüğünde veriyor.