‘‘Kendi Alanımızda Benzersiz Bir Konum Elde Etmeyi Hedefliyoruz’’
‘‘Doğasız bir şey düşünemiyorum. Metropolsüz yaşayabilirim ama doğasız yaşayamam.’’
Nil Günal Çakıroğlu
Oyuncu
Kendinizle geçirdiğiniz bir günü bizimle paylaşır mısınız?
Son birkaç yıldır yaşam şeklimizde değişilik yapmakla ilgili fikirlerimiz vardı fakat bir türlü harekete geçemiyorduk.
Daha çok doğanın içinde olmak, daha küçük bir hayata geçme fikri çekici geliyordu. İki sene önce bu hayalimizi gerçekleştirebildik. Ormanın içinde tekerlekli bir evde yaşıyoruz artık 🙂 Daha çok doğanın içindeyim, Toprakla uğraşıyoruz, yaz kış ekip biçiyoruz. Günümün bir kısmını bunlar alıyor. Güne sessiz bir ortamda hayvanlarımla birlikte başlıyorum. Doğrusunu söylemem gerekirse bu saydığım her adımda eşim Kerem daha aktif rol alıyor. Ekip biçmek kısmı özellikle, ben yardımcı oyuncu rolündeyim genellikle. Oyunculuğun yanı sıra bir sanat depomuz var. Çekimler için ürün tedarik ediyoruz. Bir kiralama deposu. Ayrıca Film stüdyosu kurduk. Çekimler için mekan kiralıyoruz. Sektörün her alanında çalışıyorum diyebilirim:) Harika bir ekiple çalışıyoruz. Bu işlerin tedarikleri, organizasyonları oldukça zamanımı alıyor. Oyunculuk anlamında egzersizler yapıyorum. Oyunları takip ediyorum. Yaşadığım ortam sayesinde daha çok kitap okumaya fırsat bulabiliyorum. Gün geçtikçe, kendim için sevdiğim şeyleri yapmak konusunda yol aldığımı hissediyorum. Bunları 24 saate sığdırmak oldukça zor oluyor, o yüzden günler benim için 48 saat olmalı.
Yapmaktan en çok keyif aldığınız hobileriniz neler?
Uzun yıllar sporla ilgilendim. Buz pateni ve Buz Hokeyi sporlarıyla. Hakemlik yaptım. Bu yoğunlukta yapmam imkansız ama nadiren fırsat bulabilirsem paten kayıyorum. Karavanla seyahat etmek en favori hobim. Seyahat etmeyi kim sevmez ki? 🙂
Bir sanat depomuz var demiştim. Buradaki ürünler zaman içinde yıpranıyor, formu bozuluyor. Farklı materyaller kullanarak bambaşka bir forma ya da işleve getirmek benim ilgi alanım diyebilirim. Hobilerimden biri de toprakla uğraşmak, ekip biçmek, Tohumdan fideye ve sonra da o fidenin toprağa ulaşma yolculuğu, büyüme süreci bana inanılmaz bir heyecan veriyor. O yüzden her baharı iple çekerim.
Sağlıklı yaşam ve sağlıklı beslenme ile aranız nasıl?
Sakin huzurlu ve havası temiz bir ortamda, mutlu olduğum yerde yaşamaya çalışıyorum. Beslenme konusuna gelince orada çok istikrarlı olduğum söylenemez. Çünkü, burada mutlu olduğum şeyler genelde zararlı olan besinler oluyor. Beslenme konusuna zaman zaman çok odaklanıp yediklerime dikkat ediyorum. Zaman zaman odağım kayıyor. Ben vejetaryenim. Sebze ağırlıklı besleniyorum ama vejetaryen denince akla sadece sağlıklı besinler geliyor. Oysaki özellikle dışarda yemek zorunda kaldığımız zamanlarda vegan/vejetaryen besinler bulmakta çok zorlanıyoruz. Ya az çeşit oluyor ya da hiç seçenek bulamıyoruz. Bu gibi durumlarda hamur işlerine yönelmek zorunda kalıyoruz. Yani sağlıksız ve dengesiz beslenmek durumunda kalıyoruz. Bedensel olarak ve ruhsal olarak bana en iyi gelen şey yoga ve meditasyon. Frekans çalışmaları da yapıyorum. Pozitif bir hayat sürdürmeye çalışıyorum. Hepsi bana iyi geliyor.
T.U:Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Nil Günal: 1981 Ankara doğumluyum. Üniversite eğitimime başlayana kadar da orada yaşadım. Oyunculuğumda, sosyal yaşamımda, kişiliğimde Ankara’da yaşayıp, büyümüş olmamın etkisi büyüktür. Yani havasından suyundan kültüründen çok şey öğrendim diyebiliriz 🙂 2005 yılında Üniversite hayatı için İstanbul’a geldim. Böylelikle benim için hiç bitmeyecek sonsuz bir yolculuğa, oyunculuk serüvenime başlamış oldum
Peki neden tiny house?
Tinyhouse son yıllarda çok popüler oldu. Eşim bu konuda çok araştıran bir insan. Tinyhouselar daha bu kadar popüler değilken yurtdışındaki projeleri inceler, Tinyhouselarla ilgili tüm sayfaları, haberleri takip ederdi. Birgün “güneye taşındığımızda Tinyhouseda yaşasak nasıl olur?” dedi. Ben de “Neden olmasın” dedim. Tabii, meğer eşim beni yavaş yavaş bu fikre alıştırıyormuş 🙂 İstanbul’da kirada yaşıyorduk, birgün ev sahibimiz kontratın bitmesine üç ay kala çıkmamızı istedi. Kendisi oturacakmış. O sıra biz de neden bu düşüncemizi İstanbul’da hayata geçirmeyelim ki dedik ve kendimizi Tinyhouseda bulduk. Biraz mecburiyet, biraz da hayaller bizi buna itti diyebilirim 🙂
Sizce mutluluğun ve başarının sırrı nedir?
Benim için en önemli şey sevdiklerim. Yani sevdiklerimle birlikte olmak, onlarla vakit geçirmek benim için çok önemli. Tabii bunun yanı sıra güven duygusu da hayatımda çok önemli bir yere sahip. Sevdiklerimle vakit geçirdiğimde tüm bunlara sahip olabiliyorum.
Birçok farklı dizi ve filmde rol aldınız. En çok etkilendiğiniz karakter hangisiydi?
Canlandırdığım karakterler arasında öne çıkanlar var elbet. Role hazırlanırken kendi iç dünyanız ve senaryoda yazılan karakterle birlikte bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Kurduğunuz bağ, karaktere nasıl yaklaştığınız, oluşan şartlar önemli. Bunları düşününce aklıma Çalsın Sazlar filminde canlandırdığım Safiye karakteri geliyor. Zamanında kendi çevresinde tanınan, sevilen bir şarkıcıyken yıllar geçtikçe gözden düşüp yerini alan assolisti kaldıramayan ve gittikçe batağa düşen bir kadındı. Uzun Yoldaki filmde ise Gülten karakteri aklıma geliyor. Sevgisi uğruna feda ettikleri, direnişi, çabası pişmanlıkları. Güçlü bir kadındı. Bunlar arasında çok değerli ve benim için çok anlamlı bir iş var ki o da Mavi Gözlü Devdir. Nazım Hikmet’in kardeşi Samiye hanımı canlandırdım. Küçük ama benim için çok anlamlı bir roldür. Nazım Hikmet gibi bir ustanın hayatını konu alan projede yer almak onur vericiydi. Dabbe (Zehri Cin) filminde Dilek karakteri ise farlı oyunculuk stili ile çalıştığım, oynamaktan zevk aldığım karakterler arasındadır.
Peki ya sizi en çok etkileyen senaryo neydi?
Senaryosu Nesli Çölgeçen ustaya ait Çalsın Sazlar ve yine senaryo-su Metin Belgin’e ait olan Mavi Gözlü Dev diyeceğim.
Çalsın Sazlar’da dönemin hem siyasi kültürel geçmişini hem de o dönemde yaşanan iki arkadaş arasında kalan bir aşk hikayesini anlatıyor, üstelik bunu günümüze dayanan bir aile hikayesi ile seyirciye aktarıyor. Hem komedi hem melodram hem de dönemin Türkiye’sine eleştirel bir pencereden bakarak bize anlatmayı tercih etmiş. Hayat kadar her şeyi senaryoya katmış diyebiliriz. “Mavi Gözlü Dev” ise bir Biyografi. Nazım Hikmet’in 1941 yıllarında Bur-sa Cezaevi dönemini anlatan etkileyici bir senaryoydu.
Yakın gelecekte gerçekleştirmek istediğiniz projeleriniz, plan-larınız var mı?
Görüştüğümüz projeler var. Ülkemiz sıkıntılı günlerden geçiyor. Büyük bir felaket yaşadık. Sektörümüz de tüm varlığıyla bölgede gönüllü olarak tüm depremzede vatandaşlarımız için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Bu vesile ile önce bölge halkına ardından da ülkemize geçmiş olsun diliyorum. Ölen vatandaşlarımıza allahtan rahmet geride kalan vatandaşlarımıza da sabır ve sağlık diliyorum. Projelerde sarkmalar yaşıyoruz bunlar çok doğal ve olması gereken şeyler. Hem ulusal hem de dijital platformlarda görüşmelerimiz var. Netleşirse ekranlarda buluşuruz. Neden olmasın? 🙂