‘‘Kendi Alanımızda Benzersiz Bir Konum Elde Etmeyi Hedefliyoruz’’
“Tedavilerimizi düzenlerken elimizin rahat olmasını istiyoruz!”
“Kanser bireysel değil toplumsal bir süreçtir ve kan bağışlayarak bu sürece destek olabilirsiniz”
Kanser Savaşçıları Derneği’nden “Damardan Kahramanım Olur musun?” Kampanyası
Kanser tedavisinin belki de en önemli aşamasını ilaçlardan dolayı vücut tarafından üretilemeyen kan veya kan hücrelerinin dışardan hastaya nakledilmesi oluşturuyor. Hastaların tedaviye devam edebilmesinin en önemli yolu kan değerlerinin düzelebilmesinden geçiyor. Kanser tedavisi devam eden bir kişinin kan bağışıyla defalarca hayata tutunduğuna dikkat çeken Kanser Savaşçıları Derneği başta kanser hastalıkları olmak üzere pek çok kan hastalığına sahip kişiler için kan bağışının sürekliliğinin hayati önem taşıdığı konusunda toplumda farkındalık uyandırmak amacıyla “Damardan Kahramanım Olur musun?” kampanyasını başlattı. Bu kampanya kan bağışlayarak herkesi “Damardan Kahraman” olmaya yani gerçek kahramanlığa davet ediyor.
Bilinenin aksine kan stoklarında en önemli pay “acil vakaların” değil, kanser ve kan hastalıklarının!
Toplumda yaygın inanış kan bağışlarının yalnızca ameliyat, kaza, afet gibi durumlarda kullanıldığı yönünde. Oysa bağışlanan kanların en büyük kısmı başta kan kanseri olmak üzere diğer kanser türleri ve talasemi, kemik iliği yetmezliği gibi hematolojik hastalıkların tedavisi oluşturuyor. Çünkü bu tür hastalıklara sahip olan kişiler tedavileri gereği düzenli kan nakilleri almak zorunda kalıyor.
Kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçları kemik iliğini baskılarken diğer yandan vücudun kan üretme yeteneğini azaltıyor. Dolayısıyla hastanın tedavisine devam edebilmesi için dışardan kan veya kan ürünleri takviyesi alması gerekiyor. Bu aynı zamanda kanser tedavisine de devam edebilmesi anlamına geliyor.
Türkiye’de yaygın kan hastalıklarından biri olan talasemi yani akdeniz anemisinde ise hastalar küçük yaşlarından itibaren hayatları boyunca her 2-3 haftada bir kan transfüzyonu almak zorunda kalıyor. Aksi halde yaşamlarına aynı kalitede devam etmeleri mümkün olmuyor.
TÜM DÜNYADA OLDUĞU GİBİ PANDEMİ SÜRECİNDE ÜLKEMİZDE DE KAN BAĞIŞÇISI VE KAN BAĞIŞI AZALDI
Ülkemizde kan bağışlarının azaldığı belirli dönemler mevcut. Bunlardan biri Ramazan ayları ve diğer dönem ise yaz tatilleri. Tüm dünyayı etkileyen COVİD 19 pandemisi nedeniyle de kan bağışları pek çok değişkenden etkilendi. İnsanların büyük bir kısmı hastalık korkusu ile kan bağışından kaçarken Covid-19 geçiren gönüllü kan bağışçılarından da kan alınamadı.
Kan stoklarında yaşanan bu azalmadan en çok korkanlar ise kan bağışına sürekli ihtiyaç duyan hastalar oldu.
KANSER SAVAŞÇILARI DERNEĞİ’NDEN “DAMARDAN KAHRAMANIM OLUR MUSUN” KAN BAĞIŞI KAMPANYASI
2015 yılından bu yana kanser hastalarının zorlu tedavi sürecinde yanlarında olan ve hayat kalitelerini koruyabilmeleri için pek çok proje ve kampanya yürüten Kanser Savaşçıları Derneği toplumda kan bağışı farkındalığına yönelik “Damardan Kahramanım Olur musun?” kampanyasını başlattı.
“Damardan Kahramanım Olur musun” kampanyasının basın toplantısında konuşan Kanser Savaşçıları Derneği Başkanı Belma Kurdoğlu Akgün, “ Bugün burada Türk Kızılay yetkilileri, hematoloji ve medikal onkoloji uzmanlarımız, hastalarımız ve hasta yakınlarımızla birlikte başta kanser olmak üzere kan hastalıklarıyla mücadele eden hastalarımızın tedavisi için hayati rol oynayan kan bağışına dikkat çekmek üzere toplandık. Kan bağışlarının yaklaşık yüzde 25’i kanser hastalarımızın tedavisi için kullanılıyor aslında. İşte “Damardan Kahraman Olur musun” kampanyamızla tüm toplumumuzu kanser hastalarına destek olmak için düzenli kan bağışçısı olmaya davet ediyoruz. Kampanyamız dahilinde farkındalık çalışmalarımızla birlikte toplu kan bağışı almak üzere her ay farklı kurumlarını ziyaret edeceğiz. Toplumsal konulara duyarlı, sorumluluk sahibi kurumlarımızı da bu kampanyamıza katılmaya davet ediyoruz” dedi.
ONKOLOJİ VE HEMATOLOJİ HEKİMLERİNDEN TOPLUMA “KAN BAĞIŞI” ÇAĞRISI
Toplantıda söz alan İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Çetiner ise günümüzde üç kan ürününden birinin kanser hastaları için kullanıldığına dikkat çekerek ‘’Özellikle pandemi döneminde kan ve kan ürünlerine ulaşım daha da güçleşti. Bireyler kan bağışı yapmaktan çekinirken, donör elemeleri de daha sıkı hale geldi haliyle. Bu da maalesef hastalarımızın tedavilerini olumsuz yönde etkileyebildi. Tekrar hatırlatmak isteriz ki kan bağışı en yaşamsal, ücretsiz, gönülden tedavidir’’ dedi.
Kanser hastaları dışında diğer kan hastalıklarının tedavisinde de kan bağışının çok önemli olduğunu belirten Pediatrik Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Barış Malbora özellikle talesemi hastalarının düzenli kan bağışı ihtiyacına dikkat çekti. Prof. Dr. Malbora, “Türkiye’de yaygın olarak gördüğümüz talesim hastalarının ve doğumsal ya da edinsel kemik iliği yetmezliği olan hastalarımızın tedavisinde de kan bağışları hayati rol oynuyor. Unutmamak gerekiyor ki kan bağışı acil değil, düzenli ve sürekli bir gereksinimdir’’ dedi.
Türkiye’de yılda ortalama 200 bin yeni kanser vakasıyla karşılaşıldığını belirten Tıbbı Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mahmut Gümüş ise önceki yıllardan tedavisi devam edenler de dahil edildiğinde ülke genelinde yaklaşık 500 bin kişinin kanserle mücadele ettiğini vurguladı ve ‘’Tedavileri sırasında hastalarımızın kan bağışına ihtiyacı yüksek oluyor. Kanserle birlikte yaşayanların yaşam kalitesini yükseltmek ve onların yaşam sürelerine katkıda bulunmak için toplumumuzu kan bağışı yapmaya davet ediyoruz” diye konuştu.
KIZILAY : “Ortalama günlük 9 bin ünite olan kan bağışları, Covid döneminde 2 bin ünitelere kadar indi’’
Türk Kızılay Kan Hizmetleri Kan Bağışçısı Yönetimi Müdürü Dr. Metin Kalender ise Kızılay’ın Sağlık Bakanlığı himayesinde 18 bölge merkezi, 68 kan merkezi ve bu merkezlere bağlı birimlerle ülkedeki kan bağışı ihtiyacının yüzde 86’sını karşıladığını söyledi ve şöyle devam etti: ‘’Günde ortalama 9 bin ünite kan toplanıyor. Covid pandemisi sırasında bu miktar 2 bin ünitelere kadar düştü. Stok seviyelerinin yüksek olması ve Sağlık Bakanlığı’nın acil olmayan operasyonlarda daha seçici davranmasıyla kan ihtiyaçlarını gidermeye çalıştık. Pandemi koşullarının hafiflemesiyle kan bağışı çalışmalarımız da hız kazandı. Henüz hedef yüzde yüz tamamlanmasa da da yüzde 86 oranında kan bağışı hedefine ulaşıldı. Elbette kan ihtiyacı her zaman devam ediyor. Dolayısıyla daima düzenli ve sürekli kan bağışına ihtiyaç oluyor.’’
ÜNLÜ OYUNCU HATİCE ŞENDİL VE HASTALARDAN “DAMARDAN KAHRAMANLIĞA” DAVET
Kanser Savaşçıları Derneği’nin hazırladığı “Damarda Kahramanlık” videosunda ünlü oyuncu Hatice Şendil kan bağışları mesajları verirken kanser hastaları, yakınları ve kan hastalarıda yaşadıkları kaygı ve korku dolu süreçleri anlattı.
“KAN BULUNUNCA OTURUP AĞLADIM”
9 yaşındaki Beren’in lösemi ile mücadelesini anlatan annesi Aslı Taş, “doktorlar bize kan lazım dediğinde tek sorumuz “ya kan bulamazsak ne olacak” sorusu oluyor. Kan bulununca da oturup ağlıyorsun. Çünkü biliyorsun ki o kanın içinde şifa var. Kızıma kan veren herkes için dua ediyorum. Herkes damardan kahraman olsun” diye konuştu.
“KAHRAMANLIĞIN YOLU DAMARDAN GEÇİYOR”
14 yıl önce bir kan kanseri türü olan multipl miyelom tanısı alan Ayşegül Turcan hem hastalığının tedavisi süresince hem de ilik naklinden sonra pek çok kez kan nakline ihtiyaç duyduğunu belirterek, Kemoterapi zaten kan değerlerini düşürüyor. Kemoterapi bittikten sonra ilik nakli oldum, ilik nakli sırasında da kan hücreleri sıfırlanıyor. Dolayısıyla kan ihtiyacı doğuyor, bizim sık sık devamlı bir süreçte kan almamız gerekiyor, o yüzden bizi unutmayın diyorum. Aslında kahramanlığın yolu damardan geçiyor” dedi.
“ARADIĞIMIZ ZAMAN “ÇOK YOĞUNUZ” DİYENLER OLDU”
1 yıldır oğlu lösemi ile mücadele eden Irade Rizabeyli ise sadece korktukları için kan naklinden vazgeçenler olduğunu söyleyerek o anların kendisine büyük hayal kırıklığı yaşattığını söyledi. Rızabeyli, “düşünün ki bir liste var elinizde ve siz o listeyle insanlara ulaşmaya çalışıyorsunuz ve her numara önünüze geldiği zaman diyorsunuz ki bu sefer olacak. Vazgeçenler oldu, belki de o an yardım etmek istediler, ama aradığımız zaman maalesef şimdi gelemeyeceğim, kusura bakmayın, şimdi çok yoğunum dediler” diye konuştu.
“7 YAŞIMDAN BERİ 2000 ÜNİTE KAN ALDIM VE HALEN DE ALIYORUM”
7 yaşında talasemi yani akdeniz anemisi ile tanışan Erkan Şener ise “46 yaşındayım ve transfüzyona başladığım süreçte 3 haftada 1 aldığımda hesapladığınızda 2000 ünitenin üstünde transfüzyon almış biriyim. Yani biz kalıtsal hastalık grubunda olanlar, lösemi ve diğer hastalık gruplarında olanların daha çok kana ihtiyacı var. Burada da stoklarda önemli bir etkimiz var, bundan dolayı da insanlardan biraz daha duyarlı olmalarını bekliyoruz, kan yapılan bir ilaç değil, sürekli bir ihtiyaçtır” dedi.