‘‘Kendi Alanımızda Benzersiz Bir Konum Elde Etmeyi Hedefliyoruz’’
Prof. Dr. Mehmet Turgut
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı
T.U.: Kongre sürecinden ve değerli sunumlarınızdan kısaca bahseder misiniz?
Kemik iliği hastalığının güncel tedavilerinde son gelişmelerden bahsettik. Hematoloji hekimleri açısından tedavisi problemli olan Akut myeloblastik lösemi hastalığının tedavi yöntemleri hakkında konuştuk. Pandemi bitiminden sonra gerçekleşen ilk yüz yüze kongrelerden biri. Son derece verimli ve başarılı geçti. Hem katılım oranı hem de derslere katılım oranı çok yüksek ve bilimsel programı çok başarılı bir kongre.
T.U.: Hematoloji alanının sizce en büyük sorunları nelerdir?
Hematoloji alanında hastalıkların büyük bir kısmının tedavisi oldukça zor. Birçok yeni ilaç gelişiyor ancak zaman zaman bu ilaçlara ulaşmakta zorluk yaşayabiliyoruz. Kimi zamanda hastaları yatarak tedavi etmekte fiziksel sorunlar yaşayabiliyoruz. Bazen sağlık personeli yetersizliği de olabiliyor. Ancak genel olarak imkânlarımız kötü değil.
T.U.: AML tedavi sürecinde temel prensipler ve tedavide potansiyel hedefe yönelik tedaviler nelerdir?
AML hematolojinin en zor hastalıklarından bir tanesi. Tedavi sürecinin oldukça problemli ve sağ kalım oranın düşük olduğu hastalıklardan. Yeni tedavilere en çok ihtiyaç duyulan hastalıklardan biri olduğunu söylemek doğru olur. Ümit vadeden, bizim de içinde olduğumuz birçok çalışma ve ilaç var. Bunlardan bir tanesi de moleküler antikorlar, onların kullanımıyla ilgili de zaten toplantıda ayrıntılı bir şekilde konuştuk.
T.U.: Klinik çalışma olarak, tüm dünyaya baktığınızda ülkemizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülke olarak son on-on beş yılda belirgin olarak klinik çalışmalara katılımımız var. Bizim de yürüttüğümüz onlarca klinik çalışma var, Türkiye’nin birçok yerinde çok sayıda çalışmaya katılım sağlanıyor ve bunun yanı sıra klinik çalışmalara ev sahipliği de yapılıyor. Bu konuda çok önemli ilerlemeler var. Yeni moleküllerin bulunması konusu ise ülkemizin genel teknolojik gelişimiyle alakalı olduğu için klinik çalışmalarla paralel ilerlemiyor. Bu alanda teknolojik ilerlemelerin hepsini yakalayabilmemiz için total bir teknolojik ilerleme gerekiyor. O konuda da yavaş yavaş ilerliyoruz. Tabii ki devlet desteğinin de olması gerekiyor, hekimlerin kişisel gayretiyle başarılabileceği bir konu değil.
T.U.: Peki, AML tedavisinde beslenmenin önemi nedir?
Aslında tüm hastalıklar için şunu söyleyebiliriz; bir hastalığın gidişatını belirleyen en önemli faktörlerden bir tanesi genel sağlık, genel performanstır. Örneğin, çok basit bir şekilde tedavi edilebilecek bir hastalıkta hastanın genel sağlığı iyi olmazsa hastalık tedavi edilemeyebilir. Genel sağlığı-performansı iyi olmayan kişiler verilen ilaçları tolere edemeyebilir, eşlik eden hastalıklara yakalanabilir. Bundan dolayı beslenmenin iyi olması tüm hastalıklara karşı direnci artırdığı gibi herhangi bir hastalık durumunda tedavinin de uygulanabilirliğini sağlar.
T.U.: MRD testinin hedefi nedir?
Hematolojik hastalıklarda insanın gözüyle tespit edemediği ya da laboratuvar testleriyle kolayca tespit edilemeyecek durumlarda MRD testini tercih ediyoruz. Örneğin, hastaya bakıyorsunuz kemik iliği ya da başka tetkiklerde normal görünüyor, hiçbir lösemi hücresine rastlayamayabiliyoruz. Ancak daha ayrıntılı testlerle on binde bir hücrede bir kanser hücresi görebiliyoruz. Tedavi planı ve hedeflerini de bu sonuçlar doğrultusunda yapabiliyoruz.
T.U.: Alanınızda kendinizi kanıtlamış olduğunuz bir gerçek… Bir de hastalarınız sizi çok seviyor, bu da önemli bir başarı, bu konuda neler söylemek istersiniz?
Hekimlerin mutlaka hastalarla iletişiminin iyi olması gerektiğini düşünüyorum. Bunun yanında hekimlerin güncel gelişmeleri takip etmesi gerektiğine inanıyorum. Sadece iletişim ya da bilimsel gelişmeleri takip edip güncel tedavileri uygulamak değil, iki unsuru da bir arada ilerletmek önemli.